Stuttgart da Faşizme Karşı Omuz Omuza…
Türkiye ve Kuzey Kürdistan da sıkışan faşizm Avrupada da Türk milliyetciliği yaparak sokaklarda kol gezmeye başladı.
Son zamanlarda Almanya’nın bazı şehirlerinde yürüyüş , miting ve hatta bıçaklı saldırılarla sokaklara taşınan Türk devletinin körüklediği milliyetçilik bugün de Stutgart sokaklarındaydı. Her ne kadar Avrupalı devletlerin ortak politikasi olsa bile en çokta Almanya da karşılaştığımız faşist partilerin ve PEGİDA gibi sivil faşistlerin demokrasi adı altında her alanda saldırılarına, güç gösterileriyle toplumu korkutma ve sindirme politikalarına şimdi de türk devletinin faşist örgütlenmeleri eklenmiştir. Stuttgart da her hafta eylem yapmak için uzun süreli yürüyüş izni alan Türkiye`li faşistler bugün 150 kisilik bir grupla yürüyüş yaptılar. Bölge de yaşayan devrimci ve demokratlar da faşist grubu engellemek ve demokrasi kisvesi altında yaptıkları ırkçı, gerici eylemlerine karşı aynı alanda toplandılar. Faşistlerin önce devrimci demokrat kitlenin içine sızmaya çalıştıkları ve bu esnada kitle tarafından fark edilip etkisiz hale getirilen bir sivil faşistin üzerinde bıçak taşıdığı farkedildi. Bu dahi faşistlerin sadece gösteri için değil aynı zaman da ölüme sebep olacak bir provakasyon içinde olduklarını göstermektedir. Çıkan arbede de olaya müdahale eden polis faşistlerin güvenliğini alırken aynı zamanda devrimci ve demokratlara saldırmış gaz ve her türden şiddeti kullanmıştır. İnsanların çoğunluğu gazdan etkilenirken on kişi kafa ve kollarında kırık ve yaranmalardan kaynaklı hastahaneye kaldırılmıştır. Olay esnasında15 kişiye yakın devrimci demokrat zorla gözaltına alınmıştır. Alınan insanlardan bir kadının dışında kimsenin halen serbest bırakılmaması üzerine kitlenin bir bölümü karakolun önünde gözaltına alınanların serbest bırakılması için beklemektedir. Yaralıların içinde ADKH üyeleri de vardır.
Bizler ADKH olarak dünyanın neresinde olursa olsun her türlü ırkçı, faşist eylemin karşısında olacağız…
Yaşasın Devrimci Dayanışma!
Yaşasın Halkların Kardeşliği!
Kahrolsun Faşizm!
Yaşasın Mücadelemiz!
Avrupa Demokratik Kadın Hareketi
Dersim, İstanbul ve Ankara’dan yola çıkan DHF heyeti dün Amed’de buluşarak Cizre’ye vardı. Burada incelemelerde bulunan DHF heyeti akşam tekrar Amed’e döndü. DHF heyetinin çalışmaları bugünde devam edecektir
HABER MERKEZİ (14.09.2015)- Devletin Cizre başta olmak üzere Kürdistan’da uyguladığı devlet terörünü protesto etmek ve Kürt halkıyla dayanışmayı yükseltmek için bir heyet oluşturan DHF dün Cizre’ye giderek incelemelerde bulundu. İstanbul, Ankara ve Dersim’de yola çıkan DHF heyeti yolda sistematik olarak devlet güçlerinin tacizine ve aramalarına maruz kaldı. DHF heyetinde, Grup Munzur, Alamor, Sancı dergisi, Demokratik Kadın Hareketi, Demokratik Gençlik Hareketi, DEDEF genel başkanı Ahmet Balkız, Mazgirt Belediye başkanı Tekin Türkel ve Ovacık belediye başkanı Fatih Maçoğlu yer almaktadır.
8 gündür sokağa çıkma yasağı ve polis ablukasının olduğu Cizre’de katliamların izleri sokağa çıkma yasağının sona ermesiyle birlikte net olarak ortaya çıktı. Amed’in merkezi alanlarından olan Ofis semtinde buluşan heyet polis tarafından taciz edildi. Burada polis DHF Kürdistan temsilcisinin kimliğini alarak GBT sorgulaması yaparak fotoğraflarını çekti. Buradan yola çıkan heyet öğleden sonra Cizre’ye ulaştı. Heyet ilk olarak Belediye’yi ziyaret etti. Burada heyeti HDP milletvekili Faysal Sarıyıldız karşıladı. Ziyarette HDP milletvekilleri ve Belediye başkanlarından yaşananlarla ilgili bilgi alındı. Burada bir konuşma yapan Faysal Sarıyıldız; ‘’ 8 gün boyunca cehennem gibi şiddet kullanıldı. İlçenin hayvanları dahi katledildi. Tedirginlik hala devam etmektedir. İlçede yüzlerce polis ve ve zırhlı araç hala bekletilmektedir. Devlet hiçbir yasa vs tanımıyor. Katledilen 16 insan daha bugün ancak toprağa verilebilindi. Ambulansların sokaklara girişleri engellendi. Bu yüzden halk çok öfkeli.’’ Ziyaretin anlamının büyük olduğuna değinen Sarıyıldız,; “Umarım egemenler bu politikaların işe yaramadığını anlar, batıda faşist saldırılar düzenleniyor. İç savaş çıkmak üzere” dedi.
Ziyarette bir konuşma yapan Ovacık Belediye başkanı Fatih Maçoğlu ise ‘’ Türkiye-Kuzey Kürdistan’ın her tarafında saldırılar ve katliamlar yaşıyoruz. Biz ezilenler, mazlumlar, devrimciler için bu saldırılar bizlere uzak değil. Belki egemenler rahatsız. Doğayı, börtü böceği yok sayan bu gerici zihniyet halklara bu eziyeti uyguluyor. Biz üzerimize düşen ne varsa yapmaya hazırız ve sonuna kadar Kürt ulusunun yanında olduğumuzu belirtiyoruz.
Mazgirt Belediye Başkanı Tekin Türkel’de konuşmasında ‘’ İnanın ki burada yaşanan sıkıntıları bizlerde hissettik. Kürt ulusal mücadelesi bizimde mücadelemizdir. Belediye başkanlarının görevden alınmasını da bu vesile ile kınıyorum. Bir an önce seçilmişlerin görevlerinin başına dönmeleri gerekmektedir.
DHF Kürdistan temsilcisi de ‘’ temel meselenin muhaliflerin baskı altına alınmasına karşı takınılan tutum olduğunu belirterek, Sosyalistler, devrimciler, yurtseverler dayanışma içinde birlikte hareket etmelidirler. Bu noktada farklılıklarımızı koruyarak birlik içinde olmak zorundayız vurgusunda bulundu. Devamında ise DHF temsilcisi ‘’DHF’nin gücü ve olanakları ölçüsünde elinden geleni yapacağını belirtti.
Belediye ziyaretinin ardından ise DHF heyeti saldırı ve katliamın yoğun yaşandığı nur mahallesinde incelemelerde bulundular. Yapılan incelemelerin ardından ise HDP İlçe binası ziyaret edildi. HDP binasında onlarca kurşun izi bulunmakta ve kapılar zırhlı araçlar tarafından kırılmış durumdadır. HDP’ye ziyaretin ardından heyet akşam Amed’ geçti. DHF heyetinin çalışmaları bugünde devam edecektir.
Ziyaretten izlenimler…
Cizre’ye girişimizde İlçenin tüm girişleri polis ve özel harekâtçılar tarafından tutulmuş durumdaydı.
Belediye ve HDP bürosunu ziyaretten sonra saldırıların ve katliamın yoğun yaşandığı Nur Mahallesinde halkla buluştuk. Burada tam bir savaş alanı görüntüsü hâkimdi.
Halkla yaptığımız sohbetlerde bir amcanın aktarımları saldırının ve katliamın niteliğini açık olarak ortaya koymaktaydı. Amca ‘’Allahu Ekber dediler, ermeni piçleri hepinizi kurutacağız dediler. Topla tüfekle saldırdılar. Cizre katliamının tarifi tarihte benzeri olmamış denenmemmiş araçlarla canlı ne varsa öldürmeye yönelik bir kıyımdı. Yaşadığımız tam bir kıyımdı. Hayvanlar dahi hunharca acımasızca katledildi. Ama bu halk tüm saldırı ve kıyımlar karşısında direnişin ve onurun gururunu gösterdi.
Sohbet ettiğimiz kadınalr başta olmak üzre tüm insanlar öfke ve aynı zamanda direnmenin ve geri adım atmamanın gururu hakimdi.
Kaynak:halkingunlugu.net
Yazılı bir açıklama yapan YÇKM, Grup Munzur, Grup Alamor ve Sancı Kültür Sanat Dergisi, Cizre başta olmak üzere Kuzey Kürdistan’da yaşanan katliamlara karşı Kürt halkıyla buluşmak için yola çıkacaklarını duyurdu
HABER MERKEZİ (11.09.2015) – Yüz Çiçek Açsın Kültür Merkezi, Grup Munzur, Grup Alamor ve Sancı Kültür Sanat Dergisi bir açıklama yaparak Cizre başta olmak üzere Kuzey Kürdistan’da yaşanan katliamlara karşı Kürt halkı ile buluşmak ve dayanışmak için Cizre’ye gideceklerini duyurdu.
Yapılan açıklamada bir de çağrı yer alırken, “12 Eylül Cumartesi günü tüm sanatçı dostlarımızı Cizre’de yaşanan bu vahşet karşısında Cizre halkı ile dayanışmak için oluşturacağımız heyete dâhil olmaya çağırıyoruz.” ifadelerine yer verildi.
Yapılan açıklamanın tam metni ise şu şekilde;
“Hepimiz tanığız, bir halk diliyle, kültürüyle yok edilmek isteniliyor. Cizre başta olmak üzere Kuzey Kürdistan’da gerçekleşen katliamların baş sorumlusu AKP ve temsil ettiği faşist devlettir. Bu savaş, ne pahasına olursa olsun başkan olmak için direten Tayyip Erdoğan’ın liderliği altında Kürt halkının başta Rojava ve Kuzey Kürdistan’daki kazanımları olmak üzere, tüm siyasi kazanımlarına yönelik gerçekleştirilen topyekûn bir savaştır.
Zalim yaman bir cellât olmuştur Cizre’de. Zulüm aman vermez bir karanlık. Zulmün olduğu her yerde direniş de söze düşer, büyür; söz eyleme düşer yeşerir. Bomba sesleri Cizre’nin sessiz ikliminde çığlık olup dökülürken yüreklere ve Kürt dengbejlerin sesiyle uzun bir ağıda dönüşürken yitirdiğimiz her yürek Cizre’de insanlığa ders niteliğinde yeni bir direniş boy veriyor.
Hepimiz tanığız; apoletli efendiler kanlı yüzlerini ne kadar gizleyebilir, karşımızda ne kadar kan kusmadan durabilirler ki? Osmanlıdan devraldığı katliamcı geleneğiyle halklara kan kusturan faşist T.C. devletinin Kürt halkı karşısındaki katliamcı yüzünün bir kez daha tanığıyız..
Hepimiz tanığız, Cizre’de yitirdiklerimiz, Kürtlere tarihten beri yaşatılan yok saymanın en son ve en genç ismidir. Cizre’de yitirdiklerimiz Zilan’dır, Dersim’dir, Halepçe’dir, Roboski’dir, 12 yaşında bedeninden 13 kurşun çıkarılan Uğur’dur, Ceylan’dır, Paramparça olmuş, yol üzerine düşmüş altı aylık bebeklerdir. Cizre’de yitirdiğimiz on katleden zalimler gömülmesine bile izin vermediği için annesinin ölü bedenini buzlara sardığı 13 yaşındaki Cemile’dir, defnedilmesine izin verilmediği için ölü bedeni iki gün tavuk deposunda bekletilen Meryem anamız, henüz 35 günlükken zalimlerin zulüm ablukasında ölümüne sebep olunan bebeklerimiz, kalp krizi geçirdikleri halde hastaneye kaldırılmadığı için hayatını kaybeden üç canımız ve daha niceleridir..
Hepimiz tanığız.. Unutmasınlar o korkunç zaman yaklaşmakta. Unutmasınlar ki, yitirdiğimiz her çocuğun, her ananın, her babanın, her kardeşin öfkesini yüreklerimize doldurup bir gün bu katliamcı düzenlerini başlarında parçalayacağız.. Ve unutmasınlar ki bu dünya bir gün mutlaka ama mutlaka çocukların ölmeden büyüyebildiği, sınırların ve sömürünün olmadığı bir dünya olacak ellerimizde.
Cizre başta olmak üzere Kuzey Kürdistan’da yaşanan katliamlara karşı Kürt halkı ile buluşmak için yola çıkıyoruz. 12 Eylül Cumartesi günü tüm sanatçı dostlarımızı Cizre’de yaşanan bu vahşet karşısında Cizre halkı ile dayanışmak için oluşturacağımız heyete dâhil olmaya çağırıyoruz.”
Kaynak:halkingunlugu.net
Demokratik Kadın Hareketi(DKH) yazılı bir açıklama yaparak tüm halkı Cizre’ye Kürt halkını sahiplenmeye çağırdı. Açıklamayı öneminden dolayı olduğu gibi yayınlıyoruz
HABER MERKEZİ (12.09.2015)-4 Eylül 2015 tarihinde “sokağa çıkma yasağı” ile Cizre’de katliam politikalarını hayata geçiren Tekçi- faşist AKP devleti başta çocuklar ve kadınlar olmak üzere onlarca insanı katletti. Havuz medyası ve tasmalı diplomatlarıyla kundakta katledilen bebekleri dahi terörist olarak gösteren devlet bütün katliamlarına rağmen ne Cizre’yi teslim alabildi ne de Kürdistan’ı! 400 vekile karşılık milyonlarca insanın kanına susayan AKP iktidarı Kürdistan’da büyük bir yenilgiye uğratıldı, uğratılmaya da devam ediyor. 7 Haziran sandıklarında Kürt halkının iradesini yok sayan AKP, şimdi Kürdistan’da bir kez daha halkın iradesini ‘sınıyor’. Cizre halkı katledilen çocuklarını toprağa veremiyor, bebeği kucağındayken anneler katlediliyor, evler ağır silahlarla yakılıp yıkılıyor…
Kana doymayan AKP batıda ise sivil çeteleriyle HDP binalarına saldırarak devrimci, yoksul Kürt mahallelerinde katliam yapmaya çalışıyor. Kürtçe konuştuğu için insanlar katlediliyor, Kürt esnafların dükkânlarına saldırılıyor, Kürdistan illerine giden otobüsler taşlanıyor ve böylece halkı halka kırdırma geleneği bu dönemde de devlet tarafından kullanılıyor.
Bizler Demokratik Kadın Hareketi olarak Kürt ulusuna yönelik uygulanan baskı, zor ve katliam politikalarına karşı Kürt ulusuyla dayanışma ve öz savunma mücadelesini destekleme çağrısı yapıyor ve kandan kına yakanlara inat tüm halkımızı Cizre’ye, Kürt halkını sahiplenmeye çağırıyoruz.
ADKH: Saldırılar ve Linç Kültürü Devletin Aynasıdır.!
Bugünlerde Türkiye-K.Kürdistan’da yaşananlar gösteriyor ki, 7 Haziran seçimleriyle sandığa hapsedilen demokrasi şimdi 1 Kasım seçimlerine kadar adeta işkenceye alınmış durumda. Tekçi devlet anlayışlarının AKP üzerinden “Saray” politikası adı altında RTE ile bütünleştiği bu sürecin devamı artık süreçlerin düne hiç benzemeyeceğini de göstermektedir. T.C. devletinin ve onu şekillendiren bütün ideolojilerin yüzyıldır inkar, imha, katliamlar ve sürgünlerle bu coğrafyada halkların ve ulusların başında bir cellat olduğu daha da tescillenmiştir. HDP’nin % 10’luk barajı aşmaması için onlarca saldırı gerçekleştirip bombalayıp katleden ve meşru bir seçimi, sırf 400 milletvekili alamadığı için yok sayan faşizm ,adeta Hitler’in parti faşizmi gibi demokrasi türküsü söyleyerek halklara, uluslara işkence yapmaktadır.Bu faşist saldırılar bir yandan arttırılıp her yerde HDP’ye dair ne varsa yakılıp yıkılırken onlarca insan tutuklanıp öldürülürken bir yandan da seçime endekslenmeye çalışılan tüm demokrasi kesimleri olarak şunu anlamalıyız ki; barajı aşmak adeta havuca, seçim süreci ise sopaya dönüşmüş durumdadır. Klasik bir devlet politikası olan havuç-sopa politikalarını başarısızlığa uğratmak için tüm Kürdistan’da ve HDP’nin olduğu her alanda birlikte mücadele vermek ve başlatılmış olan öz savunma mücadelesini her yerde omuzlayarak devletlerin diktatörlüklerinin karşısına halkların demokrasisini inşa etmek için bugünden daha doğru bir AN’ı yakalamak daha da zor olacaktır. Artık demokratların gerçekten demokrat olacağı, komünistlerin gerçekten komünist olacağı bir dönüm noktasında Avrupa Demokratik Kadın Hareketi olarak diyoruz ki; faşizm ve tüm gericiler kendi istedikleri sonucu alabilmek için hiç çekinmeden baskıyla, zorla, katliamlarla kendilerini dayatıyorlar, bizler ise Kürt ulusunun kendi seçimini savunuyor ve öz savunma mücadelelerini kayıtsız şartsız destekliyoruz.!
Bîjî Bıratîya Gelan.!
HDP Yalnız Değildir.!
Saldırılar ve Linç Kültürü Devletin Aynasıdır.!
Kahrolsun Faşizm.!
Avrupa Demokratik Kadın Hareketi-Eylül 2015