17.03.2024 tarihinde Almanya’nın Frankfurt Bölgesinde Avrupa Demokratik Kadın Hareketi öncülüğünde Kadın buluşması gerçekleştirildi.
ADKH ‘nin üyeleri dışında çok sayıda kadının katılımı ile gerçekleşen buluşmada ADKH temsilcisinden sonra kadınlar tek tek söz alarak Kadın Mücadelesinin Dünyada hızlı bir şekilde büyüdüğünü ve ciddi bir ivme kazandığını kadınların tüm yasaklama ve engellemelere rağmen mücadeleden vazgeçmeden alanları terk etmeyerek haklarından vazgeçmediklerini aktardılar Kadınların orgutlenmesinden baska kurtuluşu olmadığını yan yana durabilmenin bir birine dokunabilmenin önemine vurgu yapildi.Ardından güncel gelişmelerle ilgili sohbet üzerinden sosyal medyanın doğru ve yanlış kullanımı kadınlar ve çocuklar üzerindeki etkileri nelerdir tartışması yürütüldü ve tartışmanın ardından kadınlar tekrar bir arada olmanın önemine vurgu yapti ve etkinlik sonlandırıldı.
Avrupa Demokratik Kadın Hareketi Hamburg komitesi, “Erk-egemen Dünya’da Kadın Olmak Mücadelenin Adıdır” şiarıyla 16 Mart’ta bir gece gerçekleştirdi. “Sevgili Kadınlar, değerli dostlar, yaşamın emekle güzelleştiği ve dayanışmanın güç verdiği anlar vardır. Özellikle bir de Kadın emeği ve dayanışması olunca bu değer bizler için daha da bir anlam kazanır” denilerek başlayan etkinlik 8 Mart’ın tarihi çıkışı ve anlamına vurgu yapılarak devrim ve sosyalizm mücadelesinde ölümsüzleşenler için yapılan saygı duruşunun ardından Mig- Zentrum çocuk korusu sahne aldı. Ardından ADKH Hamburg komitesi mesajı paylaşıldı. “ Hayatı var eden ve toplumun yarısını oluşturan biz kadınlar artık bize dayatılan her türlü gerici ve ataerkil toplumsal cinsiyet rollerini kabul etmiyoruz. Yaşamı güzelleştirmek adına verdiğimiz mücadelede her ne kadar çok büyük bedeller ödesek de, yılmadan, usanmadan, eşitlik ve özgürlük mücadelesinde yeni bir dünya ve yeni bir yaşamı inşa edinceye kadar mücadelemiz devam edecektir.” denilerek Avrupa’da gelişen sağcı ve ırkçı politikaların kadına yansıması ve patriarkanın ırkçı politikalardan nasıl beslendiği aktarıldı. “Faşizme karşı mücadele, sadece kadınların yaşadıkları baskılara karşı değil, eşitsizliklere, farklı şiddet biçimlerine karşı tüm toplumun yaşam damarlarını açabilecek bir mücadele olması gerekiyor.” denildi. Konuşmanın devamında ; “Avrupa Demokratik Kadın Hareketi olarak Hamburg’da ilk kez bir kadın gecesi örgütlüyoruz. İlk deneyimimiz olduğu için kuşkusuz ki, eksiklerimiz olacaktır. Hedefimiz ileri de daha donanımlı, daha zengin geceler örgütleyebilmektir. Bu anlayışla hareket ederek Hamburg’da kadın mücadelesini büyük bir özveriyle daha güzel yarınlara taşıyabilmek adına sizleri ADKH Hamburg komitesi adına selamlıyor hepiniz hoşgeldiniz diyoruz.” denildi ve katılan kitle selamlandı. Konuşmanın ardından Mavi Düşler Şiir grubu şiir dinletisi ile sahne aldı. Mahsa Amini için yazılan şiir ve rehin tutulan Figen Yüksekdağ’ın şiiri kitle tarafından alkışlarla desteklendi. Grup Cemre’nin ardından ADKH’ nın etkinliklerinin derlendiği bir sinevizyon gösterimi yapıldı. Ardından ADKH merkezi komisyonu adına bir konuşma yapıldı. Komisyon adına yapılan selamlamanın ardından “Mücadeleyi ertelemiyoruz devrim sözümüz var” kampanyasının amacına, Mart ayının direniş ve katliamlarına vurgu yapıldı. Konuşmada; “Mart’ın on altısında Yedi can düştü gün ortasında, Faşizmin karşısında Yedi Can Yasemen Olup yeşerdi Beyazıt Meydanında ; Nepal’m gazının kavurduğu bedenin tüm güzelliklerine düşman, Eli değmemiş hayata küskün Kürt kızının, kızlarının ve oğullarının katledildiği gündür. Elma kokusuna benzer bir koku yayıldı önce sonra boğazımız yandı ve nefesiz kalarak boğuldu insanlar. Böyle kaldı akıllarda Halepçe katliamı. Unutmadık. Katliamcılara, işgalcilere, talancılara karşı hala direnen ve mücadele eden Kürt ulusunun ve Kürt kadınlarının, Ortadoğu halklarının mücadelelerini selamlıyor Newrozunu kutluyoruz. Uluslararası Politik Tutsaklarla Dayanışma haftası vesilesiyle dünyanın her yerinde insanlığın kurtuluşu için mücadele ederek tutsak düşen tüm Devrimci tutsakları selamlıyoruz” denilerek devamında “105 yıl önce bir fabrika greviyle başlayan bugüne kadar gelen 8 Mart’ın gelişi ve mücadele gününe dönmesinin nedenlerine vurgu yapılarak tarihe kadın grevi olarak geçen Dokumacı kadınlar ve yine tarihe mücadele günü olarak not düşen O, bilge ve militan kadına Clara Zetkin’e selam olsun. Hareketimizin onur üyesi Sevgili Berna yoldaş kadın hareketini kurmak istediği yıl bizden koparıldı .21:53
O’nu onun sözleriyle anmak isteriz, “yaşasın kadınların kurtuluşu, yaşasın insanlığın kurtuluşu o Altınçağ mücadelesi” İnsanlığın kurtuluşu için mücadele edip bedel ödeyen, yaşayan ya da yaşamını yitiren tüm devrimci ve komünistleri “umutsuzluk, kararsızlık ve karamsarlık bugün düşmandan daha düşmandır diyen tüm yoldaşları selamlıyoruz” denilerek kapitalist sistemin yarattığı sonuçlar ve gelişen kitle hareketleri, ekolojik yaşam için iklim hareketleri ve dünya genelinde kadın mücadelesinin politik bir hareket olarak geldiği noktaya vurgu yapılarak : “evlerimiz kapitalist sistemi ve büyük fabrikaları besleyen küçük fabrikalardır. Partiyarka’nın kendisini yeniden ürettiği bu fabrikaların görünmeyen şalteri kadınların elinde. Kadınlar o şalteri bir indirirse hayat durur. Kadın grevinin farkı özel ve kamusal alında ki emek sömürüsünü göstermektir. Bunun için yetinmeci bir mücadele değil değiştirici ve dönüştürücü bir mücadele olmak zorunda. Kadınlar yıkarak gerçekleştirmeli değişimi ve mücadeleyi” diyerek örgütlenme ve 8 Mart’ın tatil günü olması için mücadele çağrısı yapıldı. Leman Stehen ve Grup LA Zaman sahne aldı. Grup LA Zaman adına kadın mücadelesini selamlayan Zeynep Hayır kadınların gücünün sadece annelik kimliği ilgili olmadığını vurgulayarak, kadınların baskıların, zorlukların ve yaşam karşısında ki gücüne vurgu yaptı. Grup LA Zaman’ ın ezgilerine salon eşlik etti. Keyifli bir dinletinin ardından halaylarla etkinlik sona erdi.
Viyana'da 23 Şubat'ta 5 kadının katledilmesinin 4. gününde bir kadın daha ataerkil zihniyetin kurbanı oldu yaşanan katliamları protesto eylemleri sürerken
26 Şubat'ta Avusturya basınında Viyana dışında bir kadının bir erkek tarafından öldürüldüğü haberiyle sarsıldık, öfkelendik, özellikle pandemi süreciyle başlayan gittikçe artan şiddet ,taciz ve kadın katliamları günbegün artmaktadır. 26 Şubat günü saat 18 de "Bir kişi daha eksilmek istemiyoruz" diyerek 20 Viyana
Katılımın iyi olduğu toplantılarda, kadın hareketini geliştirilmesi ve mücadele içersinde görünür olması için fikirler tartışıldı.
ADKH üye ve taraftarları ve temsilcileri konuşmalar yaptılar.
ADKH temsilcisinin yaptığı konuşmada kadının mücadele tarihine dair çeşitli örnekler verilerek, dünyanın her yerinde tüm baskılara rağmen boyun eğmeyen kadınların yarına dair umudu yükselttiğini ve kendi hareketimizinde bu nokta da kendi yerini ve konumunu gözden geçirerek içinden geçilen bu sürece nasıl bir tavır takınacağı noktasında açıklamalarda bulundu.
Kadın mücadelesinin yaşamın her alanında verildiğinin ve yaşadığımız Avrupa ülkelerinde yükselen faşizm ve ırkçılıktan dolayı kadınları daha büyük baskı ve şiddetin beklediği anlatılarak, bunun karşısında kadın hareketlerine üye olarak, aktif mücadele alanlarında durarak ve aynı zamanda enternasyonel mücadeleyi büyüterek daha yetkinleşebilenecek örgütlenmeler yaratabilineceği belirtildi.
Kampanya önümüzdeki süreçte 3 Mart’ta İsviçre’de yapılacak kadın buluşması ve 16 Mart’ta yapılacak Erk Egemen Sistemde Kadın Olmak Mücadelenin Adıdır başlıklı kadın gecesi ile devam edecek denilerek;
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününü sokaklarda karşılama çağrısı yapılan toplantılar daha güçlü bir şekilde mücadele alanlarında buluşmak dileğiyle sonlandırıldı.
Avrupa Demokratik Kadın Hareketi Mulhouse komitesi ‘ Erk-egemen dünyada kadın olmak mücadelenin adıdır’ şiarıyla 28 Ocak günü bir gece gerçekleştirdi. Açılış konuşması ve saygı duruşuyla başlayan gecenin ilk bölümünde yapılan panele İranlı, Afganistanlı, 68 Feminist Kollektif Aktivisti ve Adkh aktivisti katıldı. Katılımcılar ülkelerindeki kadın mücadelesine dair bilgilendirme ve gelişmeleri anlattılar. İran’lı aktivist, Jina Amini’nin öldürülmesiyle başlayan direniş ve bugün hâlâ devam eden mücadeleden, Afganistan’lı aktivist ise Taliban öncesi ve sonrası kadınların yaşadıkları baskılara değindi. ADKH yaptığı sunumda “merkezine kadının özgürlük mücadelesini almayanlar devrimi yapamazlar” dedi.
Kültürel bölümde ilk Mavi Düşler Şiir gurubu şiir ve ezgilerle sahne alırken, Nure Dlovani ve Gurubu, Zerifa Zerrin ve Diren Tumar’da çeşitli dillerdeki ezgileriyle gecenin kadın sesleri olarak renk kattılar.
Çeşitli mesajların geldiği gece kadın mücadelesinin görünür kılınması, ilerletilmesi ve örgütlü mücadelenin yükseltilmesine dair anlamlı bir etkinlik oldu.
Avrupa Demokratik Kadın Hareketi (ADKH) olarak, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele Günü’nde örgütlü bulunduğumuz tüm alanlarda oluşturulan kadın platformlarıyla birlikte Avrupa’nın bir çok ülkesi ve şehirlerinde yapılan sokak eylemlerinde yer alarak, kadının sesi ve isyanı olarak kadınlar dayanışmanın ve mücadelenin sesi oldu.
Dostumuz, yoldaşımız ve cesur savaşçımız Dr. Meryem Ebu Daqqa, Toulouse’a gitmeden kısa bir süre önce Fransa İçişleri Bakanı Darmanin tarafından Marsilya’da tutuklandı ve Sınır dışı edilme kararı çıkarıldı.
Dr. Meryem Ebu Dakka, Eylül ayında yaşadığı Gazze’den Fransa’ya geldi. Pek çok Fransız şehrini gezerken,Filistinli kadınların dava uğruna verdiği mücadeleyi anlattı. O, Filistin’in adil kurtuluş mücadelesini temsil ediyor.
Avrupa Demokratik Kadın Hareketi Avrupa’nın örgütlü olduğu tüm alanlarında Dünya emekçi kadınlarının mücadele ve özgürlük günü olan 8 Martı sokaklarda, 8 Mart’ın tatil günü olması ve kadın grevi taleplerine dair sloganları haykırarak yürüdü.
Kadının eşit yaşam ve çalışma koşullarının iyileştirilmesi ve özgürleşme taleplerinin, Clara Zetkin önderliğinde Dünya Emekçi Kadınlar gününe dönüşmesi, kadın bilincinin ve kurtuluşun mihenk taşı olmuştur.
Bu bilinçle Zürih, Londra, Viyana, İnnsbruck, Linz, Frankfurt, Stuttgart, Köln, Hamburg, Mulhouse ve Paris sokaklarına çıkan ADKH aktivistleri ve tüm kadınlar yükselen ırkçılık ve faşizmin gölgesinde, kimi bölgelerde ise polis engellemelerine rağmen yürüdüler.
Fransa genelinde 160 gösterinin planlandığı ve Paris‘de gösterilere katılımın yüzbine yaklaştığı belirtildi. Paris’de 8 Mart günü kürtajın yasallaşmasının Anayasaya girdiği açıklandı.
ADKH ayrıca 8 Mart Dünya Kadınlar Günü kapsamında Vitry-sur-Seine'de Şilili kadınlarla dayanışma etkinliğine katıldı.
Etkinlikte açılan deftere; “Eşitlik, haysiyet ve adalet mücadelelerinde Şilili kadınları desteklemek için hep birlikte sesimizi yükseltelim. Cesaretleri ve kararlılıkları herkes için daha adil bir dünyaya doğru değişim ve ilerlemeye ilham versin.
Şili'deki kız kardeşlerimizle dayanışma içinde olalım.” mesajıyla dayanışmalarını iletirken, Stuttgart ADKH ise gösteriler öncesi Clara Zetkin’in evini ziyaret ederek mücadelenin sürdüğünü ve kadınların bugün daha kararlı oldukları mesajını ilettiler.
Zürih’e bağlı Winterthur şehrinde yapılan 8 Mart yürüyüşüne polisin keyfi uygulamalarına rağmen, kadınların karalı duruşu tüm engellemeleri boşa çıkartılarak, eylem, görkemli ve hedefine uygun şekilde gerçekleştiridi. Aralarında ADKH’nin de bulunduğu yürüyüşte, patriarkaya, kapitalizme karşı kadının direnişi, yaşamdaki yeri ve karşı karşıya kaldığı saldırılar, erkek eğemenliğine duyulan öfkeyi sembolize eden sloganlar ve açıklamalarla eylem sonlandırıldı. 9 Mart’ta yapılan ikinci yürüyüş ise kalabalık ve coşkulu bir gösteriye dönüştü.
Avrupa’nın bir çok ülkesinde 8 Mart yürüyüşleri kalabalık ve coşkulu geçti.
ADKH, 8 Mart çerçevesinde AKM Bad Homburg ve Nied AKM’de birer Panel gerçekleşti.
ADKH olarak Kadın mücadelesinin kazanımları, örgütlü kadın mücadelesi ve Patriarka’nın gündelik ilişkilere yansıması ve Alevi Kızılbaş inancında kadının durumu konuları işlendi. Prof. Bediye Poyraz’ın katıldığı panelde yaptığı konuşmada “Alevi inancında can kavramı cinsiyetsizliği ifade eder. İnançta ki kadın-erkek eşitliği feministlere yakın bir düşünce ve feministlerin de ilgisini çeken bir inanç “ olduğunu belirterek, toplumsal cinsiyet rollerini hatırlatarak eşitsizliğin erkek egemen toplumun sonucu olduğunu aktardı. Karşılıklı tartışmalarla canlı bir atmosfer sağlandı.
8 Mart’ın resmi tatil günü olması için çağrı yapıldı.
Avrupa Demokratik Kadın Hareketi 3 Mart 2024 tarihin de İsviçre’nin Wintherthur kentinde bir araya geldi. Mülhouse ve Merkezi komisyondan da katılım sağlanan etkinliğe kahvaltı ile başlandı. Ardından 8 Mart enternasyonal kadın mücadelesi günü, “Mücadeleyi ertelemiyoruz devrim sözümüz var” şiarıyla kadın hareketinin yürüttüğü kampanya ve İsviçre özüne kadın mücadelesi ve örgütlenme gündemli bir oturum düzenlendi. Devrim ve Kadının kurtuluş mücadelesinde yaşamını yitirenler için yapılan saygı duruşunun ardından gündemlere değinildi:
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü, her yıl 8 Mart’ta kadınlar için ortak taleplerini haykırabildikleri bir mücadele günü olarak anılmaktadır. 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününde dünyanın dört bir yanından eşitlik taleplerinin yükseldiği, kadınların aslında her gün süren direnişlerini eş zamanlı haykırıldığı bir gündür. İnsan hakları temelinde kadınların siyasi ve sosyal bilincinin geliştirilmesine, ekonomik, siyasi ve sosyal başarılarının kutlanmasına ayrılmaktadır. Dünya Emekçi Kadınlar Günü adı ile 8 Mart ilk olarak 1975 yılında yaygınlaşmaya başladı. 8 Mart 1857’de New York’ta yer alan bir dokuma fabrikasında çalışan 40 bin işçi, 16 saatlik işgününün 10 saate indirilmesi ve ücretlerde artış yapılması talebiyle greve başlamıştı. Kadın işçilerin örgütlediği bu grev o güne kadar yapılmış en büyük kadın eylemlerinden biriydi. Kadınların örgütlediği eylemi durdurmak isteyen polis, kadın işçilere saldırmış, fabrikanın patronlarının da desteğiyle binlerce işçi fabrikaya kilitlenmişti. Bu sırada çıkan yangında içeride kilitli kalan işçilerden 129’u yanarak yaşamını yitirmişti. İşçilerin cenaze törenine 10 bini aşkın kişi katıldı.
Dünyada ses getiren bu katliamın ardından 26-27 Ağustos 1910’da, Danimarka’nın Kopenhang kentinde, 2’nci Enternasyonale bağlı kadınlar toplantısında (Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansı) Almanya Sosyal Demokrat Partisi önderlerinden Clara Zetkin ve Rosa Luxemburg 8 Mart 1857 tarihindeki tekstil fabrikası yangınında ölen kadın işçiler anısına 8 Mart’ın Dünya Emekçi Kadınlar Günü olarak anılması önerisi getirdi. Oybirliğiyle kabul edilen bu öneri ilk başlarda tarihi kesinleşmediği için ilkbaharda yapılan anma, ardından 8 Mart bilinciyle dalga dalga tüm dünyaya hızla yayılmaya başladı.
Tarihin 8 Mart olarak saptanışı ise 1917 Ekim Devrimi’nin önderi ve Sovyetler Birliği’nin kurucusu Lenin’in dönemine uzanıyor. 1921’de Moskova’da gerçekleştirilen 3. Uluslararası Kadınlar Konferansı’nda (3. Enternasyonal Komünist Partiler Toplantısı) gerçekleşti. Moskova’da gerçekleşen 3. Uluslararası Kadınlar Konferansı’nda 8 Mart’ın tarihi kesinleşirken adı da, “Dünya Emekçi Kadınlar Günü” olarak belirlendi. Birinci ve İkinci Dünya Savaşı yılları arasında sosyalizmin yayılmasından çekinen bazı ülkelerde anılması yasaklanan Dünya Emekçi Kadınlar Günü, 1960’lı yılların sonunda Amerika Birleşik Devletleri’nde gerçekleşen çeşitli gösterilerde anılmaya başlanmasıyla batı ülkelerinde daha güçlü bir şekilde gündeme geldi. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 16 Aralık 1977 tarihinde 8 Mart’ın “Dünya Kadınlar Günü” olarak anılmasını kabul etti.
Devrim sözümüz var, mücadeleye devam!
ADKH merkezi komisyondan kampanyaya dair açıklamalarda bulunan yoldaşımız dünya genelinde artan ve soluksuzca devam eden kadın mücadelesine değindi. Kapitalist sistem ve beraberinde getirdiği erk sistem kadınların hayatları için büyük tehdit oluşturmaktadır. Kadına karşı geliştirilen gerici şiddet ve politikalar günümüzde artan sağcılık, pay savaşları ve neoliberal ekonomik politikalarıyla artmıştır. Ev içi ve iş hayatındaki sömürü, kadın cinayetleri ve baskılar dahil, eril zihniyetler kapitalist sistemin bir parçasıdır. Kadınlar olarak tüm gerici, baskıcı, ötekileştirici, emeğimizi sömüren, bedenimize müdahele eden, iktidarlar karşısında bağımsız, politik ve pratik duruş sergileyebilmek için her şeyden önce kendi gücümüze dayanmalı ve onu açığa çıkarmalıyız. Erk-egemen zihniyetine karşı mücadeleyi yükseltmek elzemdir. Bu minvalde toplumsal kurtuluş kadın kurtuluşu olmadan gerçekleşemeyecektir.
Avrupa Demokratik Kadın Hareketi genel olarak toplumsal kurtuluşu, özgür yaşamı, sömürünün, baskının, adaletsizliğin olmadığı bir dünyanın yaratılmasını hedefliyor. Kimsenin kimsenin malı-mülkü olmadığı, kimsenin efendisi-kölesi olmadığı bir dünya ışığında bu düşünü sürdürüyor. Ve bu düşe Avrupa Demokratik Kadın Hareketi, „kadınların kurtuluşu düşüne, insanlığın kurtuluşu düşü gözüyle bakıyor“.
İsviçre de ADKH pratiği
Kadın mücadelesi bugünden yarına sürecek ya da devrim sonrasına ertelenecek bir mücadele alanı değildir, uzun soluklu ve zordur. Maddi yaşam içinde somut olarak yaşadığımız ve özel mülkiyet dünyasına dayanan erk-egemen anlayışlarla mücadele edebilmek için siyasetin merkezine doğru hareket etmeliyiz. Buna göre örgütlü mücadele elzemdir. Bütün bölgelerde olduğu gibi İsviçrede de mücadelenin pratik dinamiğini oluşturmak gereklidir. Eğitim çalışmaları, yerel kadın platformlarında yer almak, enternasyonel mücadeleyi yükseltmek ve somut pratik adımlar atmak önemlidir.
ADKH – İşviçre Komitesi
Mart 2024
Adına kapitalist uygarlık denen bu çürümüşlük ve beraberinde getirdiği yıkım ve kriz, ezilenlerin ve özellikle kadınların yaşamında anı kavrama ve müdahale etme gereksinimini daha fazla ortaya çıkarmaktadır.
Yükselen sağcılık ve faşizm ile iktidar olan hükümetler çıkarılan güvenlik, göçmenlik yasalarının hükmünü geçirmek adına Avrupa’da yeniden yüksek sesle konuşmaya başladılar.
İtalya’da başlayıp Almanya’da ayyuka çıkan faşizm, bugün kapitalizmin kendini restore etmesinden dolayı kendisine alan açmaya başlıyor. Kendisi gibi düşünmeyenlere karşı bir baskı ortamı hazırlıyor. Toplumun tüm kesimlerini gerici ve ırkçı algılarla kutuplaştırarak düşmanlaştırıyor. Örneğin Lgbti+ların, göçmenlerin üzerinden, yaşanan krizlere kılıf uydurularak bu kesimler
hedef haline getiriliyor. Bu durum Türkiye ve Kuzey Kürdistan’da dincilik ve gericiliğin gelişmesini sağlarken, yaşadığımız Avrupa ülkelerinde de ırkçılık, zorbalık, baskı, dıştalama ve çeşitli yasalarla nefret söylemlerini büyütüyor, sağcı muhafazakar hükümetleri iktidara getiriyor.
2024 yani 21. yüzyılın ilk çeyreğinde faşizmin bunalımın yaygınlaşıp halkları baskı altına aldığı bu moment de bir 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününü daha mücadele ruhuyla karşılarken, bu baskıların kadının dünyasında ki yansımaları da oldukça yüksek oluyor. Yönetememe krizi derinleştikçe, egemen erk zihniyetin krizi de derinleşiyor. Ezilen halkların yaşadıkları önderlik sorunu ve güç olamamaktan kaynaklı sağcılık ve faşizm güç toplamaya başlıyor.
Hükümetler krizlerinin sebeplerini mültecilere, cinsel yönelimlere, “hiç bir zaman makbul olmayan kadınlara” yıkarak bir çok hakkı gasp ediyor.
Kapitalizmin krizi derinleştikçe emek sömürüsü de artıyor. Kadının görünen ve görünmeyen ev içi emeği daha fazla sömürülüyor. OXFAM’ın 2021 yılında yayınladığı rapora göre; Dünya çapında kadınların ve kız çocuklarının sömürülen emeğinin maddi karşılığı 10 trilyon doların üzerinde.
Polonya’da Arjantin’de, İspanya’da yükselen kadın mücadelesi karşısında erk hükümetler kadın düşmanlığını besleyen politikaları öne çıkararak Patriyarkayı
besliyor. Polonya’da kürtaj hakkının elden alınması, Rusya’da aile içi şiddetin cezasız bırakılması, İstanbul Sözleşmesi karşıtı kampanyaların yürütülmesi, kadın cinayetleri, vs tüm bunlar faşist hareketlerden, rejimlerden besleniyor.
Dolayısıyla faşizme karşı mücadele, sadece kadınların yaşadıkları baskılara karşı değil, eşitsizliklere, farklı şiddet biçimlerine karşı tüm toplumun yaşam damarlarını açabilecek bir mücadele olması gerekiyor.
Bu momentin yetkin ve etkin özneleri olabilmek ve karşı duruşu sergileyebilmek için kadınlar olarak payımıza mücadele düşüyor. Ukrayna ve Filistin’de yaşanan savaşların gölgesinde 8 Mart’ı karşılarken, direniş mevzilerini terk etmeyen ve 8 Mart’ı kadın greviyle yaratan kadınların mücadelesine selam olsun diyoruz. Hapishanelerde her türlü baskılara rağmen direnen kadınlara selam olsun diyoruz. Avrupa’da faşizmin ayak seslerinden korkmayan ve alanlara çıkan milyonlara ve en çok da kadınlara selam olsun diyoruz. Faşizme ve Irkçılığa geçit yok! Erteleyemeyeceğimiz mücadelenin direngenliğiyle 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününü sokaklarda faşizmin suratına çarparak, mücadeleyi büyüterek karşılamak için tüm kadın yoldaşlarımızı bulundukları alanlarda sokaklara çağırıyoruz.
Yoksulluğun, cinsiyetçiliğin ve yükselen ırkçılığın kapitalist sistemin de kadın emeğinin görünmeyen yüzünü göstermek, emek sömürüsü ve savaşa karşı özgür bir yaşamı kurmak için hep birlikte renklerimizi çoğaltarak, farklılıklarımızı göstererek yürüyelim.
Patriarkal kapitalist sistem her kıta da sömürü, talan ve
işgallerle sermayesini işçilerin, kadın ve çocuk emeğinin korkunç sömürüsüyle artırmaya devam ediyor. Esnek, sigortasız, güvencesiz iş koşulları,
işçi cinayetleri, yoksulluk sonucu intihar ve kadın cinayetleri artıyor. Doymak ve durmak bilmeyen büyük tekellerin yarattığı doğa tahribatı, kullanılan siyanürle doğayı ve tüm canlıları, akar suları zehirleyerek sermayelerini genişletip, işgal ediyorlar. Ve göç yollarında kaybolan çocuklar, kıyıya cesetleri vuran insanlar, artan yoksulluk ve Avrupa’nın utanç tarihini yeniden hatırlatan ırkçılık ve faşizm.Bu tarihi kadınlar asla unutmadılar. Zorla cepheye sürülen yakınlarını, evleri işaretlenen komşularını, yakılan bedenleri.. Bunun için “NO PASARAN” diyen Dolores Ibárruri’nin sözü asla unutulmadı.
Kadınlar, hayatı özgürleştirmeye çalışan dokuma işçilerini de unutmadı. Çünkü onlar kadın emeğiyle, kadın greviyle 8 Mart’ı bize hediye ettiler. Kadın grevi kadınların perspektifi oldu. Ücret eşitsizliğine, kürtaj hakkına ve beden sömürüsüne karşı on binlerce kadını birleştirdi Grev!
Bugün 8 Mart kadın mücadelesine özünü veriyor ve sınırları aşarak kapitalist sisteme karşı kadınları bir araya getiriyor.
8 Mart izinli tatil günü olmalı!
Şimdi sıra bizde! Savaşa, ırkçılığa şovenizme, cinsiyetçiliğe, sömürüye ve Patriarkaya Geçit Yok!
Filistin’den Kürdistan’a, Afrika’dan Avrupa’ya, Hapishaneler’den göçmen kamplarına, fabrikalardan, okullara kadar bütün kadınlar özgür oluncaya dek, örgütlenmeye, bütün insanlık modern kölelikten kurtuluncaya kadar Mücadeleye devam!
8 Martın mücadeleci coşkusuyla Kürdistanlı ve Türkiyeli tüm kadınlara çağrımızdır bütün kentler de 8 ve 9 Mart’ta yapılacak miting ve yürüyüşlere katılalım. Kadın mücadelesini örgütlüyelim.
Yaşamın olduğu her yerde mücadele eden kadınları Selamlıyoruz! İşgalcilere karşı yıllardır direnen ve mücadele eden Kürdistanlı ve Filistinli kadınları Selamlıyoruz!
Dünyanın her yerin de hapishanelerde direnen politik kadınları Selamlıyoruz! Yaşasın Enternasyonal Kadın Dayanışması!
Yaşasın 8 Mart!
Avrupa Kadın Dayanışması 2024 Mart
ADKH Eğitim Kampında Buluşalım (pdf)
DownloadNefret Cinayetleri Politiktir! Hande’nin Katili Gerici Sistemdir! (pdf)
DownloadYeryüzünün Renkleri Yok Edilemez! (pdf)
DownloadTUTUŞAN SAÇLARIMIZIN KÜLLERİ BİZİ YENİDEN YARATACAK (pdf)
DownloadFAŞİZME KARŞI HALKLARIN ORTAK MÜCADELESİNİ YÜKSELTELİM (pdf)
DownloadCumartesi Anneleri Yalnız Değildir; Sen de Haykır Sen de Ses Ver Bu Çığlığa! (pdf)
DownloadÖzgürlüğe Olan Sevda, Eylem İle Buluştuğunda Anlam Kazanır! (pdf)
DownloadAvrupa Demokratik Kadın Hareketi’nin Feminizm Anlayışı (pdf)
DownloadCinsel sömürüye sessiz kalma, diren mücadele et! (pdf)
DownloadKatılımın iyi olduğu toplantılarda, kadın hareketini geliştirilmesi ve mücadele içersinde görünür olması için fikirler tartışıldı.
ADKH üye ve taraftarları ve temsilcileri konuşmalar yaptılar.
ADKH temsilcisinin yaptığı konuşmada kadının mücadele tarihine dair çeşitli örnekler verilerek, dünyanın her yerinde tüm baskılara rağmen boyun eğmeyen kadınların yarına dair umudu yükselttiğini ve kendi hareketimizinde bu nokta da kendi yerini ve konumunu gözden geçirerek içinden geçilen bu sürece nasıl bir tavır takınacağı noktasında açıklamalarda bulundu.
Kadın mücadelesinin yaşamın her alanında verildiğinin ve yaşadığımız Avrupa ülkelerinde yükselen faşizm ve ırkçılıktan dolayı kadınları daha büyük baskı ve şiddetin beklediği anlatılarak, bunun karşısında kadın hareketlerine üye olarak, aktif mücadele alanlarında durarak ve aynı zamanda enternasyonel mücadeleyi büyüterek daha yetkinleşebilenecek örgütlenmeler yaratabilineceği belirtildi.
Kampanya önümüzdeki süreçte 3 Mart’ta İsviçre’de yapılacak kadın buluşması ve 16 Mart’ta yapılacak Erk Egemen Sistemde Kadın Olmak Mücadelenin Adıdır başlıklı kadın gecesi ile devam edecek denilerek;
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününü sokaklarda karşılama çağrısı yapılan toplantılar daha güçlü bir şekilde mücadele alanlarında buluşmak dileğiyle sonlandırıldı.
Avrupa Demokratik Kadın Hareketi Mulhouse komitesi ‘ Erk-egemen dünyada kadın olmak mücadelenin adıdır’ şiarıyla 28 Ocak günü bir gece gerçekleştirdi. Açılış konuşması ve saygı duruşuyla başlayan gecenin ilk bölümünde yapılan panele İranlı, Afganistanlı, 68 Feminist Kollektif Aktivisti ve Adkh aktivisti katıldı. Katılımcılar ülkelerindeki kadın mücadelesine dair bilgilendirme ve gelişmeleri anlattılar. İran’lı aktivist, Jina Amini’nin öldürülmesiyle başlayan direniş ve bugün hâlâ devam eden mücadeleden, Afganistan’lı aktivist ise Taliban öncesi ve sonrası kadınların yaşadıkları baskılara değindi. ADKH yaptığı sunumda “merkezine kadının özgürlük mücadelesini almayanlar devrimi yapamazlar” dedi.
Kültürel bölümde ilk Mavi Düşler Şiir gurubu şiir ve ezgilerle sahne alırken, Nure Dlovani ve Gurubu, Zerifa Zerrin ve Diren Tumar’da çeşitli dillerdeki ezgileriyle gecenin kadın sesleri olarak renk kattılar.
Çeşitli mesajların geldiği gece kadın mücadelesinin görünür kılınması, ilerletilmesi ve örgütlü mücadelenin yükseltilmesine dair anlamlı bir etkinlik oldu.
Avrupa Demokratik Kadın Hareketi (ADKH) olarak, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele Günü’nde örgütlü bulunduğumuz tüm alanlarda oluşturulan kadın platformlarıyla birlikte Avrupa’nın bir çok ülkesi ve şehirlerinde yapılan sokak eylemlerinde yer alarak, kadının sesi ve isyanı olarak kadınlar dayanışmanın ve mücadelenin sesi oldu.
Dostumuz, yoldaşımız ve cesur savaşçımız Dr. Meryem Ebu Daqqa, Toulouse’a gitmeden kısa bir süre önce Fransa İçişleri Bakanı Darmanin tarafından Marsilya’da tutuklandı ve Sınır dışı edilme kararı çıkarıldı.
Dr. Meryem Ebu Dakka, Eylül ayında yaşadığı Gazze’den Fransa’ya geldi. Pek çok Fransız şehrini gezerken,Filistinli kadınların dava uğruna verdiği mücadeleyi anlattı. O, Filistin’in adil kurtuluş mücadelesini temsil ediyor.