Avrupa Demokratik Kadın Hareketi örgütlü bulunduğu Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde önüne koyduğu hedef doğrultusunda 25 Kasım’ı sokaklarda geçirdi. “Şiddete Karşı Mücadele Yaşatır “ sloganıyla örgütlediğimiz 25 Kasım'da kadın platformuyla birlikte Almanya’nın, Avusturya’nın, İsviçre’nin bir çok kentinde, Londra’da, Paris’te, Mu
Avrupa Demokratik Kadın Hareketi örgütlü bulunduğu Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde önüne koyduğu hedef doğrultusunda 25 Kasım’ı sokaklarda geçirdi. “Şiddete Karşı Mücadele Yaşatır “ sloganıyla örgütlediğimiz 25 Kasım'da kadın platformuyla birlikte Almanya’nın, Avusturya’nın, İsviçre’nin bir çok kentinde, Londra’da, Paris’te, Mulhouse'da ve Hollanda’da kadınlar ellerinde bayrakları, dillerinde sloganlarıyla sokaklara döküldüler. Geçen yıl olduğu gibi bu yılda 25 Kasım’ın Paris’de yoğun bir katılımla gerçekleştiği gözlemlenirken, dünya üzerinde kadına yönelik şiddetin artması emperyalist kapitalist politikalar sonucu dünyanın gelmiş olduğu hal ve burada kadınların payına düşen hayatın değersizleştirilmesi ve ekonomik ve psikolojik yani bir bütün olarak şiddetin kadın üzerinde daha fazla etkisinin göstermesine dikkat çekildi. Fransa’da, cinsel şiddetle mücadelenin sembol ismi hâline gelen Gisele’nin sözleri bu yılın sloganı oldu. “Utanç taraf değiştirmeli”
Aynı zamanda Türkiyeli Kürdistanlı gruplar olarak gelinen coğrafyada AKP-MHP faşist hükümetinin kadın nezdindeki bütün kazanımları yok etmesi ve bunun sonucunda da kadınların hiçbir şekilde hayatının güvenliğinin olmaması sonucu Türkiye’nin kadın soykırımına varacak derecede bir kadın cinayetine sahip olduğu ve Avrupa çapında da cinsel saldırı ve kadın cinayetinin arttığına dikkat çekildi. Ataerkil şiddet her yerde, mücadele her yerde denilerek örgütlü mücadele çağrısı yapıldı.
25 Kasım Uluslararası Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele haftası kapsamında Londra Kadın Dayanışma Platformu tarafından Ev İçi şiddet konulu atölye çalışması yapıldı. Yeni Kadın, Avrupa Demokratik Kadın Hareketi, Sosyalist Kadınlar Birliği, Alxas Kom, Göksunlular Sosyal Dayanışma ve Kültür Derneği, Jiyan Kadın Meclisi ve Young Struggle’ın o
25 Kasım Uluslararası Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele haftası kapsamında Londra Kadın Dayanışma Platformu tarafından Ev İçi şiddet konulu atölye çalışması yapıldı. Yeni Kadın, Avrupa Demokratik Kadın Hareketi, Sosyalist Kadınlar Birliği, Alxas Kom, Göksunlular Sosyal Dayanışma ve Kültür Derneği, Jiyan Kadın Meclisi ve Young Struggle’ın oluşturduğu platform atölye çalışmasını Mirabel Kardeşler şahsında şiddet sonucu hayattan koparılan kadınlar ve mücadelede yaşamını yitirenler için saygı duruşu ile başlattı. Yapılan kısa açıklamada şiddetin egemenlerin kendi bekalarının devamlılığını sağlamak amacıyla kullandıkları araçlardan biri olduğu ve kadınların tüm coğrafyalarda bir şiddet sarmalıyla karşı karşıya kaldığına değinilerek çalışmaya geçildi. Çalışmada şiddet türleri açıklanarak en fazla hangi şiddet türünün öne çıktığı ve hangi yöntemle kullanıldığı açıklandı. Britanya genelinde kadına yönelik şiddet döngüsüne değinilerek 4 aşamadan oluşan bu döngünün ülke genelinde %25’e tekabül eden her 4 kadından birinin şiddete uğradığı, cinsel taciz eklenince bu oranın %45’e çıktığı, her 5 günde bir kadının öldürüldüğü, polise her 40 saniyede bir şiddet vakası telefonu geldiği istatistikleriyle açıklandı. Britanya’da şiddet gören kadınların en az 7 kere evden ayrılıp tekrar döndüğü gibi bir süreç yaşadığı bunun nedenlerininde ekonomik, sosyal ve psikolojik olarak içinde bir çok sebep barındığı açıklandı. Britanya’da şu an çalışan 150 şeriat mahkemesi olduğu söylenerek bu mahkemelerin zamanında devlet tarafından tanındığı ve kadının her türlü haklarının elinden alındığı ve şeriat mahkemelerinin insafına bırakıldığı kararının ardından kadın kurumlarının ısrarlı mücadelesi sonucu kadın noktasında bu mahkemelerin dikkate alınmayacağı kararı çıktı ve barolar özür diledi. Ancak farklı konularda bu mahkemeler hala görevde. Çalışmanın sonunda şiddete uğrayan kadınların nerelere başvuracağı bilgiside paylaşılarak sessiz kalınmaması çağrısı yapıldı. Mücadelenin ve dayanışmanın sürdürülmesi ile kadına yönelik şiddetle mücadele edilebileceği belirtilerek, Kapitalist sistemin tüm araçlarıyla saldırdığı bu dönemde çıkışın dayanışma ve mücadeleden geçtiği söylendi ve 25 Kasım 2024 Pazartesi akşamı yapılacak gösteriye katılım çağrısı yapıldı.
Direnen kadınlar 25 Kasım gibi tüm tarihi günlere damgasını vurmuştur.
MIRABEL kız kardeşlerin Dominik Cumhuriyeti'nde iktidardaki diktatörlüğe karşı direndikleri ve kadına yönelik mevcut şiddete karşı dayanışma gösterdikleri 1960 yılından bu yana tarihi hafızada yerini almıştır. Şiddet gerek Kürdistan, gerek Türkiye gerekse de tüm dünyad
Direnen kadınlar 25 Kasım gibi tüm tarihi günlere damgasını vurmuştur.
MIRABEL kız kardeşlerin Dominik Cumhuriyeti'nde iktidardaki diktatörlüğe karşı direndikleri ve kadına yönelik mevcut şiddete karşı dayanışma gösterdikleri 1960 yılından bu yana tarihi hafızada yerini almıştır. Şiddet gerek Kürdistan, gerek Türkiye gerekse de tüm dünyada oldukça artarken kadına yönelik şiddet ise ayyuka çıkmıştır.2023 yılında Türkiye'de 315 kadın eşi, eski eşi, erkek kardeşi, babası veya bir erkek yakını tarafından öldürüldü. 248 kadın şiddet nedeniyle açıklanamayan şekillerde hayatını kaybetti.
Türkiye'de faşist AKP hükümeti, ve politikaları sahte namus ve ahlak değerleriyle erkek şiddetini aktif olarak desteklemektedir. İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmesi bunun somut örneğidir. Gerici faşist AKP iktidarının bu sözleşmeyi gereksiz görmesi sonucu Türkiye'de onlarca çocuk, kadın ve LGBTİ+ bireyler şiddete ve ölüme maruz kalmaktadır. Avrupa özgülüne bakarsak Ataerkil şiddet, 194 kadın cinayetiyle Almanya'da ve 134 kadın cinayetiyle Fransa'da da öldürüyor. UNICEF raporuna göre her 8 kız çocuğundan biri 18 yaşından önce tecavüze ya da cinsel istismara uğruyor.
Dünya genelinde 370 milyon kız çocuğu ve genç kadın bu durumdan etkilenmektedir. Kadınların kendilerine biçilen rollere direnmeleri, erkekler tarafından şiddete maruz kalmalarına yol açıyor. Avrupa'da ırkçı-faşist partilerin iktidara gelmesi. Sağcı hükümetlerin mevzuatı, aile, çocuk bakımı, kadın bedeni ve LGBTIQ konularına ilişkin politikalarla karakterize edilmektedir.
Savaşlar milyonlarca insanı yaşam alanlarından mahrum bırakmaktadır. Evlerinden kaçan kadınlar ve çocuklar savaşın en büyük mağdurlarıdır. Cinsel ve ırkçı saldırılara maruz kalmaktadırlar. Göçmenlere yönelik silahlı saldırılar, ırkçı-faşist mülteci yasalarının kabul edilmesi, mültecilerin sınır dışı edilmesi ve AB ülkelerinin dış sınırlarını kapatması, artan sağcı politikaların sonuçlarıdır. Göçmenlerin güvenli yeni yaşam alanları arayışları engellenmekte ve ölüm riskine maruz bırakılmaktalar. Yeni bir BM raporuna göre, savaşlarda öldürülen sivillerin oranı 2023'te 2022'ye kıyasla iki katına çıkmıştır. Öldürülen kadınların oranı toplam %70'in %40'ıdır. Kadınlar, çatışma bölgelerindeki sağlık hizmetlerinin yetersizliği nedeniyle hamilelikten yaşanan komplikasyonlardan dolayı ölmektedir.
Kadınlara ve çocuklara yönelik şiddete ve emperyalist savaşlara karşı örgütlü mücadele içinde yer alalım. Önceki yıllarda olduğu gibi sokaklara çıkalım. Biz kadınız, sokaklardayız, sesimizi yükseltiyoruz. Evet, dünyayı her iki cins için eşit hak ve özgürlüklerin olduğu, sömürünün ve savaşın olmadığı bir dünyaya dönüştürmek istiyoruz.
Yaşasın Kürt, İranlı, Afgan ve Filistinli kadınların direnişiyle dayanışma.
Yaşasın kadın dayanışması.
Jin-Jiyan-Azadi!
Avrupa Demokratik Kadın Hareketi- Kasım 2024
İran'daki baskıya karşı Biz, Dünya Kadın Konferansı'nın tabandan koordinatörleri olarak, İran'da "isyan" suçundan haksız yere ölüm cezasına çarptırılan Kürt aktivist ve kadın hakları aktivisti Varişe Moradi'ye karşı öfkemizi ve derin dayanışmamızı ifade etmek istiyoruz.
Bu karar, İran rejiminin kadınlara ve siyasi aktivistlere, özellikle
İran'daki baskıya karşı Biz, Dünya Kadın Konferansı'nın tabandan koordinatörleri olarak, İran'da "isyan" suçundan haksız yere ölüm cezasına çarptırılan Kürt aktivist ve kadın hakları aktivisti Varişe Moradi'ye karşı öfkemizi ve derin dayanışmamızı ifade etmek istiyoruz.
Bu karar, İran rejiminin kadınlara ve siyasi aktivistlere, özellikle de etnik azınlıklara karşı uyguladığı sistematik baskının bir başka örneğidir. Varishe Moradi, İran'daki keyfi infazları cesurca protesto etti ve temel insan haklarını ihlal eden adalet sistemini kınamak için hayatını riske atarak 20 günlük açlık grevine başladı.
Uluslararası toplumu bu karara karşı kararlı bir şekilde harekete geçmeye çağırıyoruz.
Varişe Moradi'nin derhal serbest bırakılmasını ve İran'daki siyasi baskıyı kınamak için tüm seslerin yükseltilmesi hayati önem taşıyor.
Kadın hakları ve adalet mücadelemizi hep birlikte güçlendiriyoruz.
Doğu Kürdistan Özgür Kadınlar Topluluğu (KJAR) üyesi olan siyasi tutsak Weşire Müradi Tahran
İslam Devrimi Mahkemesi tarafından 10 Kasım’da vatana ihanet suçlamasıyla “yargılanarak”
idam cezasına çaptırıldı. Müradi, 1 Ağustos 2023’te Doğu Kürdistan’ın Sine Kentinde İran devlet
güçleri tarafından tutuklanarak, Evin Hapishanesi’nde aylarca ins
Doğu Kürdistan Özgür Kadınlar Topluluğu (KJAR) üyesi olan siyasi tutsak Weşire Müradi Tahran
İslam Devrimi Mahkemesi tarafından 10 Kasım’da vatana ihanet suçlamasıyla “yargılanarak”
idam cezasına çaptırıldı. Müradi, 1 Ağustos 2023’te Doğu Kürdistan’ın Sine Kentinde İran devlet
güçleri tarafından tutuklanarak, Evin Hapishanesi’nde aylarca insanlık dışı uygulamalara maruz
kaldı. Duruşmalarda kendini savunmasına bile izin verilmeyen Kürt aktivist Müradi, Evin
hapishanesinden yazdığı mektuplarında kadın mücadelesinin öneminden bahsederek İran
devletinin kadın düşmanı politikalarını teşhir ederek mücadelesini her alanda sürdürmekteki
kararlığından bahsetti. İran devletinin tüm hukuksuz uygulamalarına karşı durarak başta İran’da
yaşayan kadınlar olmak üzere dünya kadın örgütlerine seslenerek, bulunduğumuz her alanda
mücadeleyi yükselterek İdam cezalarına mahkum olanların sesi olmaktan vazgeçmeyelim.
Dünyada en çok idam cezası uygulayan ülkelerden biri olan İran’da yüzlerce kişi idam cezası
verildi ve verilmeye devam ediliyor. Son olarak Mahsa Amini eylemlerine katılan 6 kişiye de idam
cezası verildi. Artan idam cezaları İnsan Hakları Savunucuları, Kadın Aktivistler ve Kürt
direnişçileri başta olmak üzere İran devletine karşı muhalif olan ve mücadele yürüten tüm
muhalefet güçlerine karşı uygulanmaktadır. İdamlar,ölümler, tutuklamalar kadınlar ve ezilen
haklara yönelik haklı meşru mücadeleyi bastırma,sindirme ve yok etme politikasıdır.
Yüzyıllardır dünyanın her yerinde kadınlar erkek egemen sisteme karşı mücadele ediyor. İran
başta olmak üzere Ortadoğuda yaşanan savaşlarda sistemsel olarak kadın mücadelesini, kadın
kazanımlarını hedef alan erkek egemen sisteme karşı kadınlar ilmek ilmek ördüğü örgütlü
mücadeleyi büyüterek devam ediyorlar.
İran devletinin baskıcı ve katliamcı politikalarına son vermesi, idam cezalarının durdurulması ve
başta siyasi tutsak Weşire Müradi olmak üzere tüm politik tutsaklar bir an önce serbest
bırakılmalıdır. Her geçen gün artarak devam eden idam cezası uygulamalarına karşın başta kadın
örgütleri olmak üzere tüm muhalif ilerici demokratik kurumlar mücadele büyüterek, idamlara dur
demeliyiz.
Avrupa Kadın Dayanışması
Kürt Kadın Hareketi, Sosyalist Kadınlar Birliği, Kadın Gözüyle, Avrupa Demokratik Kadın Hareketi,
Xeta Sor, Yeni Kadın
Avrupa Demokratik Kadın Hareketi (ADKH) aktivisti veDünya Kadın Konferansı Avrupa Koordinatörü ile yapılan röportaj
Kassel’de Üç Gün Süren "Politik Kadın Konseyi: "Kadınların Güçlenmesi İçin Bir Adım Daha" başlığıyla gerçekleştirdi.
Öncelikle bu yoğunluk arasında röportajımızı kabulettiğin için teşekkürler. Cuma gününden beri buradasınve
Avrupa Demokratik Kadın Hareketi (ADKH) aktivisti veDünya Kadın Konferansı Avrupa Koordinatörü ile yapılan röportaj
Kassel’de Üç Gün Süren "Politik Kadın Konseyi: "Kadınların Güçlenmesi İçin Bir Adım Daha" başlığıyla gerçekleştirdi.
Öncelikle bu yoğunluk arasında röportajımızı kabulettiğin için teşekkürler. Cuma gününden beri buradasınve yoğun çalışmalar yaptınız bize bunlardan kısacabahsedermisin.
Almanya'nın Kassel kentinde düzenlenen 13. Frauenpolitischer Ratschlag (Politik Kadın Konseyi), kadınların sosyal, ekonomik ve politik alanlarda dahagüçlü ve bağımsız olmalarını sağlamak amacıylaAlmanya ve diğer ülkelerden kadınların bir araya geldiğiönemli bir buluşma noktası oldu. Avrupa DemokratikKadın Hareketi (ADKH) aktivisti ve Dünya KadınKonferansı Avrupa Koordinatörü olarak katıldığım buetkinlikte, kadın örgütleri arasındaki dayanışmayıpekiştirmek ve ortak sorunlara çözüm bulmak amacıylaönemli tartışmalar ve atölyeler yapıldı.
Bu yıl neler öne çıktı?
Bu yılki konseyin ana teması “Frauenpower von Religion bis Revolution” (Kadınların Gücü, Dinden, Devrime) olarak belirlendi. Buluşma, 500'den fazla kadınınkatılımıyla Cuma günü ülke raporlarının okunmasıylabaşladı ve Cumartesi günü Kassel’in tren istasyonundanbelediye binasına kadar süren bir yürüyüşle açılışyapıldı.
Üç gün süren etkinlik boyunca, kadınlar ücret eşitsizliği, düşük temsil oranları ve toplumsal cinsiyete dayalışiddet gibi sorunları masaya yatırarak çözüm önerilerigeliştirdi. Kadınların toplumsal ve siyasi alanda dahaetkin olmalarının, eşitlik ve adalet taleplerini duyurmakaçısından taşıdığı önem vurgulandı. Ayrıca, savaşların ilk etkilediği kesimlerin başında kadınların geldiği gerçeğide tartışmaların odak noktalarından biriydi. Kadınlar, savaşın getirdiği yıkım ve travmaların en çok kadınlarıetkilediğini, bu nedenle barış süreçlerinde de kadınlarındaha görünür ve etkin olması gerektiğini belirtti.
ADKH aktivistleri olarak katıldığınız atölyelerden öneçıkanlar nelerdi?
"Barış İçin Kadınlar, Faşizme ve Savaşa Karşı"
Konseyde dikkat çeken atölyelerden biri “Barış İçinKadınlar, Faşizme ve Savaşa Karşı” oldu. Bu atolyede, kadınların dünya genelinde barış ve adaletmücadelesinde nasıl daha etkin bir rol alabileceğitartışıldı. Gazze ile dayanışma, militarizmin etkileri veantisemitizme karşı mücadele gibi konular ele alındı. Lübnanlı aktivistlerle iş birliği içinde nükleer silahlarınyasaklanması gibi öneriler gündeme getirildi. Bu bölüm, kadınların barışçıl bir dünya için nasıl dayanışma içindehareket edebileceğine dair önemli fikirler ortaya koydu.
Bir diğer önemli atolye çalışması ise “Kadınlar, Göç veÖzgürlük” başlıkla gerçekleşti. Bu oturumda, Ortadoğulu kadınların hem kendi ülkelerindekizorluklarla hem de göç ettikleri ülkelerde karşılaştıklarısorunlarla nasıl mücadele ettikleri ele alındı. AfganistanKadın Milli Futbol Takımı’nın kurucusu ShahzadKhatool’un konuşması, özellikle etkileyiciydi. Taliban’ın kadın sporunu yasaklaması üzerine Afgan kadınfutbolculara destek çağrısında bulunan Khatool, kadınların spor yoluyla özgürleşme mücadelesine dikkatçekti. İranlı bir aktivist de İslami köktenciliğin kadınlarüzerindeki baskıcı etkisini anlatırken, bu mücadeledekadınların emperyalizme ve kapitalizme karşı ortak birdireniş sergilemeleri gerektiğinin altını çizdi.
Atölyelerden ne tür kararlar çıktı?
Atolyelerden çıkan önemli kararlar arasında, Almanyahükümetinin Taliban’a destek vermemesi ve Taliban’ın yasaklanması gerektiği yönündeki öneriler yer aldı. Ayrıca FIFA’ya, Taliban’ın etkisinden bağımsız olarakAfgan kadın futbolcuların uluslararası arenada yer almalarına izin verme çağrısında bulunuldu. Konseykapsamında, kadınların demokratik taleplerininAvrupa'daki siyasi karar mekanizmalarında daha güçlübir şekilde duyulabilmesi için adımlar atılması gerektiğivurgulandı.
Sonuç olarak bu buluşmanın kadın mücadelesinekatıkıları noktasında neler söylemek istersin?
Kassel’de gerçekleştirilen bu buluşma, kadın haklarımücadelesinde dayanışmanın güçlenmesi ve yeni birdönemin başlaması için önemli bir platform oluşturdu. Daha demokratik, eşitlikçi ve adil bir dünya için kadınlarolarak omuz omuza ilerlemeye devam etme kararlılığı ileetkinlik sona erdi.
Ayrıca, 4. Dünya Kadın Konferansı'nın hazırlıklarıkapsamında, 27-30 Kasım 2025 tarihlerinde Nepal'dedüzenlenecek teorik seminerin ön toplantısını tümkoordinatörlerin katılımıyla başarılı bir şekildegerçekleştirdik.
Unutulmamalıdır ki, bu mücadelede hiçbir kadın yalnızdeğildir, dayanışma içinde daha güçlüyüz.
Teşekkür ederiz
Avrupa Demokratik Kadın Hareketi İsviçre örgütlülüğü ‚‘Birlikte Öğrenelim, Birlikte Örgütlenelim‘‘ şiarıyla 27-28-29 Eylül tarihleri arasında politik sunumlar ve sosyal etkinlerle güçlendirdiği bir kamp gerçekleştirdi. Cuma akşam saatlerinde başlayan kamp mücadelede yitirilen kadınların anılarının mücadelede yaşatılacağı vurgusuyla yap
Avrupa Demokratik Kadın Hareketi İsviçre örgütlülüğü ‚‘Birlikte Öğrenelim, Birlikte Örgütlenelim‘‘ şiarıyla 27-28-29 Eylül tarihleri arasında politik sunumlar ve sosyal etkinlerle güçlendirdiği bir kamp gerçekleştirdi. Cuma akşam saatlerinde başlayan kamp mücadelede yitirilen kadınların anılarının mücadelede yaşatılacağı vurgusuyla yapılan açılış konuşması ile başladı.
Açılış konuşmasının ardından yapılan sunumda enternasyonal kadın mücadelesindeki gelişmeler; Filistin, Rojava, Ukrayna’daki bölgesel savaşlar, bu savaşlardan ve savaşlar sonrası göç dalgasından en çok etkilenen kesim olan kadın ve çocuklar üzerindeki etkileri ele alındı. Sunumda ayrıca savaştan en çok etkilenen kesim olarak kadının örgütlenmesinin ayrıca önemli olduğuna dikkat çekildi. Sunum sonrası katılımcıların da katkılarıyla canlı ve olumlu bir atmosferde sürdürülen tartışmaların ardından 1. Gün tamamlandı.
2. Gün kolektif bir şekilde hazırlanan kahvaltının ardından program dahilinde çalışmalara devam edildi. İlk olarak 14 Haziran Kadın Grevi ve İsviçre’de Kadın Mücadelesi konulu sunum gerçekleştirildi. 14 Haziran Kadın Grevi’nin tarihine ve yıldönümünde alanları doldurmanın önemine dikkat çekildi. İsviçre’deki kadınların çalışma koşulları, işyerlerinde karşılaştıkları ayrımcılık ve eşitsizlikler yine dikkat çeken başlıklar arasındaydı.
14 Haziran Kadın Grevi ve İsviçre’de Kadın Mücadelesi konulu sunumun ardından ‘’Toplumsal Yeniden Üretim, Cinsiyetçi İş Bölümü ve Görünmeyen Emek’’ konuları ele alındı. Kadın hareketleri tarafından son dönemde yeniden ve yoğunca tartışılan, özellikle pandemi sürecinde ayyuka çıkan, kadına ‘’doğal’’ bir görev gibi atfedilen ev içi görünmeyen emeğe karşı toplumsal rollerimizi reddederek kapitalizme ve ataerkil sisteme karşı örgütlülüğün önemine vurgu yapıldı.
Sunum sonrası gerçekleştirilen canlı tartışmaların ardından sohbet ve müzik eşliğinde çekilen halaylar sonrası 2. Gün tamamlandı.
Son gün kampın değerlendirilmesinin ardından çalışmaların sürekliliğine ve daha da güçlendirilmesine vurgu yapılaraktan kamp sonlandırıldı.
22.09.2024 Pazar günü Mulhouse ACOTF derneğinde ADKH tarafından bir panel düzenlendi.
Dr. Hümeyra Yılmaz'ın panelist olarak katıldığı etkinlikte Toplumsal Cinsiyet esitsizliği ve rolleri ile birlikte güncel sorunlar üzerine sunum gercekleştirildi. Daha sonra Mulhouse ADKH temsilcisi Kapitalist Sistemde Kadın olmak başlığı adı altında yap
22.09.2024 Pazar günü Mulhouse ACOTF derneğinde ADKH tarafından bir panel düzenlendi.
Dr. Hümeyra Yılmaz'ın panelist olarak katıldığı etkinlikte Toplumsal Cinsiyet esitsizliği ve rolleri ile birlikte güncel sorunlar üzerine sunum gercekleştirildi. Daha sonra Mulhouse ADKH temsilcisi Kapitalist Sistemde Kadın olmak başlığı adı altında yapmış olduğu sunumunda Kadınların kapitalist toplumda en çok ezilen ve emeğinin karşılığında erkeklere göre daha düşük ücret alan, Ev içi emek ve çocuk bakımıyla daha fazla sorumluluk sahibi olarak daha katmerli ezilmektedir, kadının ev içinde görünmeyen emeği, üzerinde önemle durulması gereken bir konudur diyen temsilci, ADKH'nın da bu yıl bu minvalde bir kampanya yapacağını belirterek ve birlikte mücadeleye çağrı yaparak konuşmasını sonlandırdı. Katılım düşük olmasına rağmen panel canlı ve tartışmalı geçti.
Her yıl geleneksel olarak yapılan sahil buluşmasın da
kampa katılan kadınların birbirlerini tanıması, kampa dair düşüncelerinin alınması ve kadın mücadelesi üzerine
sohbet üzerinden gerçekleştirilen buluşmada, böylesi
kolektif ortamlarda yaşanan paylaşımların, yaratılan /
dostlukların kamp sonrasında devam ettiğini ve bunun çok
değerli
Her yıl geleneksel olarak yapılan sahil buluşmasın da
kampa katılan kadınların birbirlerini tanıması, kampa dair düşüncelerinin alınması ve kadın mücadelesi üzerine
sohbet üzerinden gerçekleştirilen buluşmada, böylesi
kolektif ortamlarda yaşanan paylaşımların, yaratılan /
dostlukların kamp sonrasında devam ettiğini ve bunun çok
değerli olduğu belirtilerek kampa katılmaktan memnun
olunduğu açıklandı.
15.Kurultayını gerçekleştiren ve yaklaşık yirmi yıldır kadın
mücadelesine dair bu alanda çalışma yürüten ADKH
dair kısa bir bilgilendirme ardından okunan şiirler ve
ezgilerle sohbet devam ettirildi.
Yapılan ikinci buluşma da, kadına dair güncel gelişmeler, örgütlenme ve mücadeleye dair konuşuldu. Ezidi soykırımının yıl dönümü vesilesiyle defalarca soykırım yaşamış Ezidi kadınlarına, devlet ve erkek şiddetine vurgu yapıldı. “Kadın devrimi daha da geliştirilerek anlatılmalı “,”Sen değiştikçe her şey değişir “ bilinçli bir değişim ve sokağa yansıyan bir pratik önemlidir vurgusu yapıldı.”patiyarkanın kapitalizmle parelel yürüyen ilişkisi baskıyı daha da katmerlestiriyor. Üretim ve yeniden üretimle ev içi emeğin görünürlüğü için mücadele edilmeli. Bu anlam da İsviçre'de yapılan kadın grevi yaygınlaştırılmalı” “ bunları farkındayız ama evimize geri döndüğümüzde 'görevlerimize' de geri dönüyoruz. Savunduklarımızı biraz da hayatımıza yansıtalım.” “ mülteciler sorunu ve göçmen olarak yaşamanın sıkıntılarını hepimiz yaşadık yaşıyoruz. Bu anlam da dayanışma çok önemli “, “ mücadele ve örgütlülük çok önemli, sokakları terk ettik, oralarda olmalıyız “ denilerek bu buluşmaların bölgeler de çoğaltılmasına da vurgu yapıldı ..
Avrupa Demokratik Kadın Hareketi 15. Kurultayı demokrasi ve sosyalizm mücadelesinde ölümsüzleşen başta kadın devrimciler şahsında tüm ölümsüzlere saygı duruşuyla başladı. Saygı duruşunun ardından komisyon, açılış konuşması yapıldı. “Kapitalist patriarkaya karşı kadın mücadelesinin sınırları, sınırlılıkları ve zorunlulukları aşarak kadın d
Avrupa Demokratik Kadın Hareketi 15. Kurultayı demokrasi ve sosyalizm mücadelesinde ölümsüzleşen başta kadın devrimciler şahsında tüm ölümsüzlere saygı duruşuyla başladı. Saygı duruşunun ardından komisyon, açılış konuşması yapıldı. “Kapitalist patriarkaya karşı kadın mücadelesinin sınırları, sınırlılıkları ve zorunlulukları aşarak kadın dayanışması kadın yoldaşlığına dönüşüyor” denilerek Rojova, İsviçre, Fransa ve Polonya’da erkek egemenliğine karşı verilen mücadele selamlandı.
Avrupa da yükselen sağcılık ve Avrupa Parlementosu seçimlerinin sonuçları faşizme karşı mücadele deneyimlerine ve birikimine vurgu yapılarak “No Pasaran” denildi.
Divan Seçiminden sonra üretim toplumsal yeniden üretim, kadın emeği, yabancılaşma üzerine Barış Akademisyeni Doç. Eylem Çamuroğlu Çiğ sunumunu gerçekleştirdi. Ev içi emek, kadının doğallaştırılmış rolleri, görünmeyen emek, bakım emeği, emeğe yabancılaşma ve dijital alanda yabancılaşma gibi konular tartışıldı. Eylem Çamuroğlu:
“Kapitalizmin kârını arttıran, sistemin dönmesini sağlayan, toplumsal yeniden üretimi sağlayan görünmeyen kocaman emektir” Marksistler arasında da bu konuların tartışıldığını belirten Çiğ; “Mülksüzleştirme yoluyla birikim yada gasp yoluyla birikim, olarak Türkçe’ye çevrilen bu kavramın sürekli bir hale nasıl geldiği ve muazzam bir yıkım, toprak üzerinden de gelen sadece toprakla da sınırlı kalmayan Roza Lüksemburg’un da söylediği gibi süre giden bir birikim biçimi kapitalizm için de krizi arttıkça daha fazla görünür oluyor” diyerek
Silvia Federici’nin ilkel birikim ve cadı avıyla suçlanan kadınlara vurgu yaptı.
Kapitalizmin ekolojik tahribata çözüm üretmediğini söyleyen Çiğ, Toplumsal yeniden üretimde kadının rolünü Marksizm üzerinden açıkladı. Kadının kamusal alandan koparılıp ev içerisine hapsedilmesi ve kadının ev içinde emeğinin görünmemesine değindi. Ev içi emeğinin artı-değer üzerinden değerlendirilmesi ve ev içi emeğinin ücretlendirilmesi, bunun sonucunda Marksist hareketlerin kadının ev içi emeğini ve sistemin tahribatını görmezden gelmediğine değinildi. Kadının ataerkil kapitalist sisteme karşı örgütlenmesinin önemine vurgu yapılarak sonlanan
sunumun ardından katılımcılar da sorular ve yorumlarla katkıda bulunarak tartışmayı güçlendirdiler.
Toplumsal Yeniden Üretim sunumunun ardından Ekolojik Yıkım sunumu ADKH tarafından gerçekleştirildi. Ekolojik yıkım sorununun yalnızca kadınların değil, aynı zamanda bütün insanlığın sorunu olduğu vurgulandı. Marx, Engels, Spinoza gibi filozof ve düşünürlerin ekoloji üzerine sözleri ve düşüncelerine değinildi. Sunumda, iklim krizi, ozon tabakasının delinmesi, kirlilik, türlerin yok olma tehlikesi gibi bugün dünyanın başlıca ekolojik sorunlarına değinilerek, ekolojik yıkımın kapitalizmin bir sonucu olduğu vurgulandı. Ekolojik mücadelenin sistem eleştirisi yapmadan eksik olacağı, emperyalist savaşlar ve işgallerin de ekolojik dengeyi etkilediğine vurgu yapılarak, devletlerin, ekolojik tahribatı nüfus yoğunluğu nedeniyle olduğunun propagandasını yaptıkları, ancak yoksul ülkelerdeki eşitsizliği, açlığı ve yoksulluğu yaratanların da kapitalist sistem olduğunu görmezden geldikleri belirtilen sunum da çevre hareketlerinin bu noktada yetersiz kaldıkları ve sistem eleştirisi yapmadıklarına değinildi. Tartışmanın sonunda sınırların ve sınıfların olmadığı eşit paylaşımın olduğu Başka bir dünyanın yani komünal bir dünya için radikal bir mücadele ile sistemin alaşağı edilmesi gerekliliğine vurgu yapıldı. Kadının farkındalığının önemli bir yerde durduğu ve çevre konusunda da üzerine düşeni yapacağı bir kez daha yinelendi. Kadının kurtuluşunun insanlığın kurtuluşu olduğu belirtildi.
ADKH kurultaylarını her yıl bir mücadeleci kadına ithaf ediyor. Bu yıl ki kurultay devrimci kadınlardan Kamile Öztürk’e ithaf edilerek Kamile Öztürk’ün yaşamı ve mücadelesi anlatıldı.
Birinci günün sonunda kültürel aktiviteler gerçekleştirildi. Kadınlardan oluşan bir grup (Mavi Hayal sahnesi) performans sergiledi.
Müzik dinletisi ise kadınların halayları eşliğinde coşkulu bir şekilde sonlandı.
Avrupa Kadın Dayanışması bileşen kurumlarında SKB Almanya, Yeni Kadın ve Kadın Gözüyle tarafından mesaj sunuldu. Ayrıca Demokratik Kadın Hareketi, ADHK, MLPD’den gelen mesajlar okundu. Faaliyet raporu görsellerle eşliğinde sunuldu, değerlendirildi ve yeni dönemi güçlendirmek adına neler yapılabileceği tartışıldı. Eleştiri ve özeleştirilerle yeni döneme daha umutla bakabilmek ve motive olmak adına konuşmalar yapıldı. Kadın kurumlarının ortak mücadele alanına yönelik bilgilendirmelerden sonra 1-3 Kasım 2024’de Kassel’de yapılacak olan 13. Politik kadın konseyine (13.Frauen Politischer Ratschlag ) katılım çağrısı yapıldı.
Kurultayın 2. günü ise mali rapor sunuldu ve ardından komisyon seçimi yapıldı, dilek ve temennilerin ardından Sırbistan’da açlık grevi yapan Ecevit Piroğlu’na dayanışma mesajı gönderilen ADKH 15. Kurultayı başarıyla tamamladı.
Cumartesi Anneleri’nin, insanlarının yanındayız,
kaybedenleri lanetliyoruz!
Cumartesi Anneleri ile başlayan, cumartesi insanlarının da sahiplendiği kayıplar mücadelesinin 1000. haftasında yine alanlardayız. Türkiye’de kayıplar mücadelesinin simgesi olan Cumartesi Anneleri, her türlü baskı, şiddet gözaltı uygulamalarına karşı mücadelelerin
Cumartesi Anneleri’nin, insanlarının yanındayız,
kaybedenleri lanetliyoruz!
Cumartesi Anneleri ile başlayan, cumartesi insanlarının da sahiplendiği kayıplar mücadelesinin 1000. haftasında yine alanlardayız. Türkiye’de kayıplar mücadelesinin simgesi olan Cumartesi Anneleri, her türlü baskı, şiddet gözaltı uygulamalarına karşı mücadelelerini 1995’ten bu yana sürdürüyorlar.
Kayıp aileleri, sevdiklerimizin mezarları nerede diyerek faşist katliamcı devleti lanetliyorlar.
Sorumluların yargılanmasını istiyorlar. Yüzlerce kez saldırıya, baskıya, gözaltılara maruz kalan, yılmayan Cumartesi Anneleri’nin, insanlarının kararlı mücadelelerini destekliyoruz.
Latin Amerika’dan Afrika’ya, Ortadoğu’dan Türkiye ve Kürdistan coğrafyasına, dünyanın her yerinde idealleri ve inandıkları uğruna, ser verip sır vermeyenleri, insanlık onurunu her nerede olursa olsun yaşatanları, bu uğurda kaybedilen ve katledilen devrimcileri, kadınları selamlıyoruz. Onların adları, anıları aradan yüzyıllar geçse de her daim bu mücadelenin içinde yaşayacaktır.
Bu 25 Mayıs’ta 1000. kez sokaklardayız.
Cumartesi Annelerinin, insanlarının bu onurlu mücadelelerini selamlıyoruz.
Gözaltında kaybedilenleri unutmadık, unutmayacağız.
Kayıpların nerede olduklarını, yerlerini derhal açıklayın diyoruz!
Avrupa Kadın Dayanışması olarak,
25 Mayıs günü Avrupa ülkelerinde yapılan eylemlere işçi emekçi kadınları, halklarımızı katılmaya kayıplar mücadelesini unutmamaya, sahip çıkmaya hesap sormaya çağırıyoruz.
Avrupa Kadın Dayanışması
(Sosyalist Kadınlar Birliği, Avrupa Demokratik Kadın Hareketi,
Kadın Gözü, XETA SOR, Yeni Kadın, Kürt Kadın Hareketi)
17.03.2024 tarihinde Almanya’nın Frankfurt Bölgesinde Avrupa Demokratik Kadın Hareketi öncülüğünde Kadın buluşması gerçekleştirildi.
ADKH ‘nin üyeleri dışında çok sayıda kadının katılımı ile gerçekleşen buluşmada ADKH temsilcisinden sonra kadınlar tek tek söz alarak Kadın Mücadelesinin Dünyada hızlı bir şekilde büyüdüğünü ve ciddi bir ivme kazandığını kadınların tüm yasaklama ve engellemelere rağmen mücadeleden vazgeçmeden alanları terk etmeyerek haklarından vazgeçmediklerini aktardılar Kadınların orgutlenmesinden baska kurtuluşu olmadığını yan yana durabilmenin bir birine dokunabilmenin önemine vurgu yapildi.Ardından güncel gelişmelerle ilgili sohbet üzerinden sosyal medyanın doğru ve yanlış kullanımı kadınlar ve çocuklar üzerindeki etkileri nelerdir tartışması yürütüldü ve tartışmanın ardından kadınlar tekrar bir arada olmanın önemine vurgu yapti ve etkinlik sonlandırıldı.
Avrupa Demokratik Kadın Hareketi Hamburg komitesi, “Erk-egemen Dünya’da Kadın Olmak Mücadelenin Adıdır” şiarıyla 16 Mart’ta bir gece gerçekleştirdi. “Sevgili Kadınlar, değerli dostlar, yaşamın emekle güzelleştiği ve dayanışmanın güç verdiği anlar vardır. Özellikle bir de Kadın emeği ve dayanışması olunca bu değer bizler için daha da bir anlam kazanır” denilerek başlayan etkinlik 8 Mart’ın tarihi çıkışı ve anlamına vurgu yapılarak devrim ve sosyalizm mücadelesinde ölümsüzleşenler için yapılan saygı duruşunun ardından Mig- Zentrum çocuk korusu sahne aldı. Ardından ADKH Hamburg komitesi mesajı paylaşıldı. “ Hayatı var eden ve toplumun yarısını oluşturan biz kadınlar artık bize dayatılan her türlü gerici ve ataerkil toplumsal cinsiyet rollerini kabul etmiyoruz. Yaşamı güzelleştirmek adına verdiğimiz mücadelede her ne kadar çok büyük bedeller ödesek de, yılmadan, usanmadan, eşitlik ve özgürlük mücadelesinde yeni bir dünya ve yeni bir yaşamı inşa edinceye kadar mücadelemiz devam edecektir.” denilerek Avrupa’da gelişen sağcı ve ırkçı politikaların kadına yansıması ve patriarkanın ırkçı politikalardan nasıl beslendiği aktarıldı. “Faşizme karşı mücadele, sadece kadınların yaşadıkları baskılara karşı değil, eşitsizliklere, farklı şiddet biçimlerine karşı tüm toplumun yaşam damarlarını açabilecek bir mücadele olması gerekiyor.” denildi. Konuşmanın devamında ; “Avrupa Demokratik Kadın Hareketi olarak Hamburg’da ilk kez bir kadın gecesi örgütlüyoruz. İlk deneyimimiz olduğu için kuşkusuz ki, eksiklerimiz olacaktır. Hedefimiz ileri de daha donanımlı, daha zengin geceler örgütleyebilmektir. Bu anlayışla hareket ederek Hamburg’da kadın mücadelesini büyük bir özveriyle daha güzel yarınlara taşıyabilmek adına sizleri ADKH Hamburg komitesi adına selamlıyor hepiniz hoşgeldiniz diyoruz.” denildi ve katılan kitle selamlandı. Konuşmanın ardından Mavi Düşler Şiir grubu şiir dinletisi ile sahne aldı. Mahsa Amini için yazılan şiir ve rehin tutulan Figen Yüksekdağ’ın şiiri kitle tarafından alkışlarla desteklendi. Grup Cemre’nin ardından ADKH’ nın etkinliklerinin derlendiği bir sinevizyon gösterimi yapıldı. Ardından ADKH merkezi komisyonu adına bir konuşma yapıldı. Komisyon adına yapılan selamlamanın ardından “Mücadeleyi ertelemiyoruz devrim sözümüz var” kampanyasının amacına, Mart ayının direniş ve katliamlarına vurgu yapıldı. Konuşmada; “Mart’ın on altısında Yedi can düştü gün ortasında, Faşizmin karşısında Yedi Can Yasemen Olup yeşerdi Beyazıt Meydanında ; Nepal’m gazının kavurduğu bedenin tüm güzelliklerine düşman, Eli değmemiş hayata küskün Kürt kızının, kızlarının ve oğullarının katledildiği gündür. Elma kokusuna benzer bir koku yayıldı önce sonra boğazımız yandı ve nefesiz kalarak boğuldu insanlar. Böyle kaldı akıllarda Halepçe katliamı. Unutmadık. Katliamcılara, işgalcilere, talancılara karşı hala direnen ve mücadele eden Kürt ulusunun ve Kürt kadınlarının, Ortadoğu halklarının mücadelelerini selamlıyor Newrozunu kutluyoruz. Uluslararası Politik Tutsaklarla Dayanışma haftası vesilesiyle dünyanın her yerinde insanlığın kurtuluşu için mücadele ederek tutsak düşen tüm Devrimci tutsakları selamlıyoruz” denilerek devamında “105 yıl önce bir fabrika greviyle başlayan bugüne kadar gelen 8 Mart’ın gelişi ve mücadele gününe dönmesinin nedenlerine vurgu yapılarak tarihe kadın grevi olarak geçen Dokumacı kadınlar ve yine tarihe mücadele günü olarak not düşen O, bilge ve militan kadına Clara Zetkin’e selam olsun. Hareketimizin onur üyesi Sevgili Berna yoldaş kadın hareketini kurmak istediği yıl bizden koparıldı .21:53
O’nu onun sözleriyle anmak isteriz, “yaşasın kadınların kurtuluşu, yaşasın insanlığın kurtuluşu o Altınçağ mücadelesi” İnsanlığın kurtuluşu için mücadele edip bedel ödeyen, yaşayan ya da yaşamını yitiren tüm devrimci ve komünistleri “umutsuzluk, kararsızlık ve karamsarlık bugün düşmandan daha düşmandır diyen tüm yoldaşları selamlıyoruz” denilerek kapitalist sistemin yarattığı sonuçlar ve gelişen kitle hareketleri, ekolojik yaşam için iklim hareketleri ve dünya genelinde kadın mücadelesinin politik bir hareket olarak geldiği noktaya vurgu yapılarak : “evlerimiz kapitalist sistemi ve büyük fabrikaları besleyen küçük fabrikalardır. Partiyarka’nın kendisini yeniden ürettiği bu fabrikaların görünmeyen şalteri kadınların elinde. Kadınlar o şalteri bir indirirse hayat durur. Kadın grevinin farkı özel ve kamusal alında ki emek sömürüsünü göstermektir. Bunun için yetinmeci bir mücadele değil değiştirici ve dönüştürücü bir mücadele olmak zorunda. Kadınlar yıkarak gerçekleştirmeli değişimi ve mücadeleyi” diyerek örgütlenme ve 8 Mart’ın tatil günü olması için mücadele çağrısı yapıldı. Leman Stehen ve Grup LA Zaman sahne aldı. Grup LA Zaman adına kadın mücadelesini selamlayan Zeynep Hayır kadınların gücünün sadece annelik kimliği ilgili olmadığını vurgulayarak, kadınların baskıların, zorlukların ve yaşam karşısında ki gücüne vurgu yaptı. Grup LA Zaman’ ın ezgilerine salon eşlik etti. Keyifli bir dinletinin ardından halaylarla etkinlik sona erdi.
Viyana'da 23 Şubat'ta 5 kadının katledilmesinin 4. gününde bir kadın daha ataerkil zihniyetin kurbanı oldu yaşanan katliamları protesto eylemleri sürerken
26 Şubat'ta Avusturya basınında Viyana dışında bir kadının bir erkek tarafından öldürüldüğü haberiyle sarsıldık, öfkelendik, özellikle pandemi süreciyle başlayan gittikçe artan şiddet ,taciz ve kadın katliamları günbegün artmaktadır. 26 Şubat günü saat 18 de "Bir kişi daha eksilmek istemiyoruz" diyerek 20 Viyana
Katılımın iyi olduğu toplantılarda, kadın hareketini geliştirilmesi ve mücadele içersinde görünür olması için fikirler tartışıldı.
ADKH üye ve taraftarları ve temsilcileri konuşmalar yaptılar.
ADKH temsilcisinin yaptığı konuşmada kadının mücadele tarihine dair çeşitli örnekler verilerek, dünyanın her yerinde tüm baskılara rağmen boyun eğmeyen kadınların yarına dair umudu yükselttiğini ve kendi hareketimizinde bu nokta da kendi yerini ve konumunu gözden geçirerek içinden geçilen bu sürece nasıl bir tavır takınacağı noktasında açıklamalarda bulundu.
Kadın mücadelesinin yaşamın her alanında verildiğinin ve yaşadığımız Avrupa ülkelerinde yükselen faşizm ve ırkçılıktan dolayı kadınları daha büyük baskı ve şiddetin beklediği anlatılarak, bunun karşısında kadın hareketlerine üye olarak, aktif mücadele alanlarında durarak ve aynı zamanda enternasyonel mücadeleyi büyüterek daha yetkinleşebilenecek örgütlenmeler yaratabilineceği belirtildi.
Kampanya önümüzdeki süreçte 3 Mart’ta İsviçre’de yapılacak kadın buluşması ve 16 Mart’ta yapılacak Erk Egemen Sistemde Kadın Olmak Mücadelenin Adıdır başlıklı kadın gecesi ile devam edecek denilerek;
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününü sokaklarda karşılama çağrısı yapılan toplantılar daha güçlü bir şekilde mücadele alanlarında buluşmak dileğiyle sonlandırıldı.
Avrupa Demokratik Kadın Hareketi Mulhouse komitesi ‘ Erk-egemen dünyada kadın olmak mücadelenin adıdır’ şiarıyla 28 Ocak günü bir gece gerçekleştirdi. Açılış konuşması ve saygı duruşuyla başlayan gecenin ilk bölümünde yapılan panele İranlı, Afganistanlı, 68 Feminist Kollektif Aktivisti ve Adkh aktivisti katıldı. Katılımcılar ülkelerindeki kadın mücadelesine dair bilgilendirme ve gelişmeleri anlattılar. İran’lı aktivist, Jina Amini’nin öldürülmesiyle başlayan direniş ve bugün hâlâ devam eden mücadeleden, Afganistan’lı aktivist ise Taliban öncesi ve sonrası kadınların yaşadıkları baskılara değindi. ADKH yaptığı sunumda “merkezine kadının özgürlük mücadelesini almayanlar devrimi yapamazlar” dedi.
Kültürel bölümde ilk Mavi Düşler Şiir gurubu şiir ve ezgilerle sahne alırken, Nure Dlovani ve Gurubu, Zerifa Zerrin ve Diren Tumar’da çeşitli dillerdeki ezgileriyle gecenin kadın sesleri olarak renk kattılar.
Çeşitli mesajların geldiği gece kadın mücadelesinin görünür kılınması, ilerletilmesi ve örgütlü mücadelenin yükseltilmesine dair anlamlı bir etkinlik oldu.
Avrupa Demokratik Kadın Hareketi (ADKH) olarak, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele Günü’nde örgütlü bulunduğumuz tüm alanlarda oluşturulan kadın platformlarıyla birlikte Avrupa’nın bir çok ülkesi ve şehirlerinde yapılan sokak eylemlerinde yer alarak, kadının sesi ve isyanı olarak kadınlar dayanışmanın ve mücadelenin sesi oldu.
Dostumuz, yoldaşımız ve cesur savaşçımız Dr. Meryem Ebu Daqqa, Toulouse’a gitmeden kısa bir süre önce Fransa İçişleri Bakanı Darmanin tarafından Marsilya’da tutuklandı ve Sınır dışı edilme kararı çıkarıldı.
Dr. Meryem Ebu Dakka, Eylül ayında yaşadığı Gazze’den Fransa’ya geldi. Pek çok Fransız şehrini gezerken,Filistinli kadınların dava uğruna verdiği mücadeleyi anlattı. O, Filistin’in adil kurtuluş mücadelesini temsil ediyor.
Yoksulluğun, cinsiyetçiliğin ve yükselen ırkçılığın kapitalist sistemin de kadın emeğinin görünmeyen yüzünü göstermek, emek sömürüsü ve savaşa karşı özgür bir yaşamı kurmak için hep birlikte renklerimizi çoğaltarak, farklılıklarımızı göstererek yürüyelim. Patriarkal kapitalist sistem her kıta da sömürü, talan ve işgallerle sermayesini işçilerin, kadın ve çocuk emeğinin korkunç sömürüsüyle artırmaya devam ediyor. Esnek, sigortasız, güvencesiz iş koşulları, işçi cinayetleri, yoksulluk sonucu intihar ve kadın cinayetleri artıyor. Doymak ve durmak bilmeyen büyük tekellerin yarattığı doğa tahribatı, kullanılan siyanürle doğayı ve tüm canlıları, akar suları zehirleyerek sermayelerini genişletip, işgal ediyorlar. Ve göç yollarında kaybolan çocuklar, kıyıya cesetleri vuran insanlar, artan yoksulluk ve Avrupa’nın utanç tarihini yeniden hatırlatan ırkçılık ve faşizm.Bu tarihi kadınlar asla unutmadılar. Zorla cepheye sürülen yakınlarını, evleri işaretlenen komşularını, yakılan bedenleri.. Bunun için “NO PASARAN” diyen Dolores Ibárruri’nin sözü asla unutulmadı. Kadınlar, hayatı özgürleştirmeye çalışan dokuma işçilerini de unutmadı. Çünkü onlar kadın emeğiyle, kadın greviyle 8 Mart’ı bize hediye ettiler. Kadın grevi kadınların perspektifi oldu. Ücret eşitsizliğine, kürtaj hakkına ve beden sömürüsüne karşı on binlerce kadını birleştirdi Grev! Bugün 8 Mart kadın mücadelesine özünü veriyor ve sınırları aşarak kapitalist sisteme karşı kadınları bir araya getiriyor.8 Mart izinli tatil günü olmalı! Şimdi sıra bizde! Savaşa, ırkçılığa şovenizme, cinsiyetçiliğe, sömürüye ve Patriarkaya Geçit Yok! Filistin’den Kürdistan’a, Afrika’dan Avrupa’ya, Hapishaneler’den göçmen kamplarına, fabrikalardan, okullara kadar bütün kadınlar özgür oluncaya dek, örgütlenmeye, bütün insanlık modern kölelikten kurtuluncaya kadar Mücadeleye devam! 8 Martın mücadeleci coşkusuyla Kürdistanlı ve Türkiyeli tüm kadınlara çağrımızdır bütün kentler de 8 ve 9 Mart’ta yapılacak miting ve yürüyüşlere katılalım. Kadın mücadelesini örgütlüyelim. Yaşamın olduğu her yerde mücadele eden kadınları Selamlıyoruz! İşgalcilere karşı yıllardır direnen ve mücadele eden Kürdistanlı ve Filistinli kadınları Selamlıyoruz! Dünyanın her yerin de hapishanelerde direnen politik kadınları Selamlıyoruz! Yaşasın Enternasyonal Kadın Dayanışması! Yaşasın 8 Mart!
Avrupa Kadın Dayanışması 2024 Mart
Adına kapitalist uygarlık denen bu çürümüşlük ve beraberinde getirdiği yıkım ve kriz, ezilenlerin ve özellikle kadınların yaşamında anı kavrama ve müdahale etme gereksinimini daha fazla ortaya çıkarmaktadır. Yükselen sağcılık ve faşizm ile iktidar olan hükümetler çıkarılan güvenlik, göçmenlik yasalarının hükmünü geçirmek adına Avrupa’da yeniden yüksek sesle konuşmaya başladılar. İtalya’da başlayıp Almanya’da ayyuka çıkan faşizm, bugün kapitalizmin kendini restore etmesinden dolayı kendisine alan açmaya başlıyor. Kendisi gibi düşünmeyenlere karşı bir baskı ortamı hazırlıyor. Toplumun tüm kesimlerini gerici ve ırkçı algılarla kutuplaştırarak düşmanlaştırıyor. Örneğin Lgbti+ların, göçmenlerin üzerinden, yaşanan krizlere kılıf uydurularak bu kesimler hedef haline getiriliyor. Bu durum Türkiye ve Kuzey Kürdistan’da dincilik ve gericiliğin gelişmesini sağlarken, yaşadığımız Avrupa ülkelerinde de ırkçılık, zorbalık, baskı, dıştalama ve çeşitli yasalarla nefret söylemlerini büyütüyor, sağcı muhafazakar hükümetleri iktidara getiriyor. 2024 yani 21. yüzyılın ilk çeyreğinde faşizmin bunalımın yaygınlaşıp halkları baskı altına aldığı bu moment de bir 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününü daha mücadele ruhuyla karşılarken, bu baskıların kadının dünyasında ki yansımaları da oldukça yüksek oluyor. Yönetememe krizi derinleştikçe, egemen erk zihniyetin krizi de derinleşiyor. Ezilen halkların yaşadıkları önderlik sorunu ve güç olamamaktan kaynaklı sağcılık ve faşizm güç toplamaya başlıyor. Hükümetler krizlerinin sebeplerini mültecilere, cinsel yönelimlere, “hiç bir zaman makbul olmayan kadınlara” yıkarak bir çok hakkı gasp ediyor. Kapitalizmin krizi derinleştikçe emek sömürüsü de artıyor. Kadının görünen ve görünmeyen ev içi emeği daha fazla sömürülüyor. OXFAM’ın 2021 yılında yayınladığı rapora göre; Dünya çapında kadınların ve kız çocuklarının sömürülen emeğinin maddi karşılığı 10 trilyon doların üzerinde. Polonya’da Arjantin’de, İspanya’da yükselen kadın mücadelesi karşısında erk hükümetler kadın düşmanlığını besleyen politikaları öne çıkararak Patriyarkayı besliyor. Polonya’da kürtaj hakkının elden alınması, Rusya’da aile içi şiddetin cezasız bırakılması, İstanbul Sözleşmesi karşıtı kampanyaların yürütülmesi, kadın cinayetleri, vs tüm bunlar faşist hareketlerden, rejimlerden besleniyor. Dolayısıyla faşizme karşı mücadele, sadece kadınların yaşadıkları baskılara karşı değil, eşitsizliklere, farklı şiddet biçimlerine karşı tüm toplumun yaşam damarlarını açabilecek bir mücadele olması gerekiyor. Bu momentin yetkin ve etkin özneleri olabilmek ve karşı duruşu sergileyebilmek için kadınlar olarak payımıza mücadele düşüyor. Ukrayna ve Filistin’de yaşanan savaşların gölgesinde 8 Mart’ı karşılarken, direniş mevzilerini terk etmeyen ve 8 Mart’ı kadın greviyle yaratan kadınların mücadelesine selam olsun diyoruz. Hapishanelerde her türlü baskılara rağmen direnen kadınlara selam olsun diyoruz. Avrupa’da faşizmin ayak seslerinden korkmayan ve alanlara çıkan milyonlara ve en çok da kadınlara selam olsun diyoruz. Faşizme ve Irkçılığa geçit yok! Erteleyemeyeceğimiz mücadelenin direngenliğiyle 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününü sokaklarda faşizmin suratına çarparak, mücadeleyi büyüterek karşılamak için tüm kadın yoldaşlarımızı bulundukları alanlarda sokaklara çağırıyoruz. • 8 Mart ücretli tatil günü olsun! • Faşizme ve Irkçılığa geçit yok! • Filistinli kadınlarla dayanışmayı büyütelim! • Yaşasın 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü! • Jin, Jiyan, Azadi Avrupa Demokratik Kadın Hareket
Are your customers raving about you on social media? Share their great stories to help turn potential customers into loyal ones.
Haberlerinizi, düşüncelerinizi ve önerilerinizi aşağıdaki iletişim formunu kullanarak bize ulaştırabilirsiniz.
If customers can’t find it, it doesn’t exist. Clearly list and describe the services you offer. Also, be sure to showcase a premium service.
Having a big sale, on-site celebrity, or other event? Be sure to announce it so everybody knows and gets excited about it.
Are your customers raving about you on social media? Share their great stories to help turn potential customers into loyal ones.
Running a holiday sale or weekly special? Definitely promote it here to get customers excited about getting a sweet deal.
Have you opened a new location, redesigned your shop, or added a new product or service? Don't keep it to yourself, let folks know.
Customers have questions, you have answers. Display the most frequently asked questions, so everybody benefits.