Demokratik Kadın Hareketi (DKH), Anlatalya’da düzenlediği kahvaltıda kadın sorunu ve erkek egemen sistemine karşı mücadeleyi yükseltme üzerine tartışmalar yürüttü.
ANTALYA (23.02.2014)- Antalya’da Demokratik Kadın Hareketi (DKH) örğütlülüğü, kahvaltı etkinliği düzenleyerek Antalya yerelindeki kadınlarla biraraya geldi. Saat 10.30’da Pir Sultan Abdal Derneği’nde verilen kahvaltı da verimli tartışmalar gerçekleştirilerek sinevizyon gösterimi yapıldı.
DKH’nin Tarihçesi anlatılıp, kadına yönelik her türlü şiddetin tartışıldığı, Antalya’nın kadına yönelik şiddetde ilk sıralarda yer alması gündemleştirilirken 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’ne yönelik Antalya’da nasıl bir anma gerçekleştirilereceğide kararlaştırıldı.
DKH’nin tarihçesi anlatılırken sınıf mücadelesinde dünden bugüne kadının konumu hakkında aktarılan bilgiyle bereber yaşamını kadın mücadelesine adayan Berna Ünsal gibi devrimci-komünist kadınlardan da örnekler verildi.
Özgecan’ın katili tecavüz teşvik eden devlettir
Yapılan tartışmalarda, kadınların emeğine kimliğine ve bedenine saldırılmasının ve kadına yönelik her türlü şiddetin devlet politikalarının bir ürünü olduğu belirtildi.
Çok yakın bir zamanda Özgecan’ı ve Antalya’da öldürülen Hüsne Aslan’ı öldüren zihniyetle cezaevlerinde bir çok kadın tutsağa yapılan taciz, tecavüz, işkenceninde aynı zihniyetin ürünü olduğu belirtildi.
Yine Antalya’da Atatürk Anadolu Lisesi’nde müdür yardımcılığı yapan Filiz G’nin, “Erkek öğrencilerden bir tim kuracağım,erkekler mini etek giyen kızları taciz edecekler” söylemi kadının kendisine ne kadar yabancılaştırdığını, cinsiyetçi ve kadın bedenini hedef alan bu cümlelerin ve Tayyip Erdoğan’nın kadına yönelik açıklamaları kadın katliamlarının artmasına sağladığı belirtildi.
Şimdiden devrimin özneleri olan binlerce kadınla buluşmanın cüretini kuşanan DHK, kadınlara örgütlü mücadeleyi DKH saflarında yükseltme çağrısı yaptı.
Bursa’nın Gemlik ilçesinde Özgecan ve kadın katliamlarına karşı protesto düzenlendi
BURSA (23.02.2015)- Aralarında DKH’ninde bulunduğu Gemlik Kadın Platformunun çağrısıyla toplanan yüzlerce kişi Özgecan Aslan şahsında yaşanan tüm kadın katliamlarını protesto etti.
Gemlik Dereboyu Taşköprü üzerinde “Özgecan’ı ve katledilen kadınları unutma, Özgecan’ın ve kadınların faili erkek-yargı-devletten hesap soracağız”pankartının ardında bir araya gelen kitle iskele meydanına doğru yürüyüşe geçti. Yürüyüş sırasında sık sık “Yasta değil isyandayız”, ” Özgecan Aslan isyanımızdır”, “Kadın yaşam özgürlük” sloganları atıldı.
İskele Meydanına gelindiğinde yapılan basın açıklamasında; “Özgecan’ın katledilmesi uzun süredir kadın cinayetlerine karşı biriken kitlesel bir biçimde sokağa yansımıştır. Bugün Özgecan şahsında katledilen şiddete, tacize, tecavüze uğrayan bütün kadınların sesini ve çığlığını duyurma için buradayız. Ülkemizde son yıllarda politik söylemlerle kadının alanına, bedenine, haklarına, yaşam biçimine fazlasıyla müdahale edilmektedir.2015 yılında daha iki ay olmadan 41 kadın öldürülmüştür. Biz kadınlar kadın ölümlerinin, kadın kayıplarının, kadın tecavüzlerinin, kadın esaretinin sürdüğü bu erkek egemen sistemde mücadele etmek zorundayız. Mücadele bir Özgecan’dır. Özgecan artık mücadelemizdir.
Son olarak gazeteci Nuh Köklü’nün kar topu oynarken bir esnafın bıcaklı saldırısı sonucu hayatını kaybetmesi insan öldürmenin basitliğini ortaya koymuştur. Nuh Köklü’nün son sözleri gibi bunların bir rüya olmasını isterdik ama maalesef bütün gerçekliği ile yakınımızda. Özgecan şahsında kadın katillerinin hak ettikleri en ağır cezayı alarak yargılanmasını istiyoruz. Bu katillere indirimler uygulanmamalı, hafifletici sebepler aranmamalı ve caydırıcı cezalar verilmelidir. Fıtratımızda ölüm yok, adalet istiyoruz ve
Manisa’nın Akhisar İlçesi’nde zeytinlik içindeki bir barakada yakılmış bir kadın cesedi bulundu. Polis, ölen kişinin kimliğini belirlemek için çalışma başlattı.
Cumhuriyet Mahallesi Su yolu Mezarlığı Mevkii’nde bulunan zeytinlik içindeki barakada, bugün saat 11.00 sıralarında, yakılmış bir kadın cesedi bulundu. Cesedi bulan zeytinliğin sahibinin ihbarı üzerine polis harekete geçti. Cinayet bürosu dedektifleri ile olay yeri inceleme ekipleri, barakada ve çevresinde delil aramaya başladı. Polis, cesedi bulan zeytinliğin sahibinin ifadesine de başvurdu. Olayla ilgili soruşturmanın sürdüğü bildirildi.
HATAY – Kırıkhan İlçesi’nde okuluna gitmek üzere evinden çıkan 12 yaşındaki kız çocuğu 19 yaşındaki A.S. tarafından cinsel ve fiziksel saldırıya uğradı. Kız çocuğu çevredeki vatandaşlar tarafından kurtarılırken, saldırgan ise gözaltına alınarak tutuklandı.
Türkiye’de kadına yönelik katliam, taciz, tecavüz ve şiddet olayları artarak devam ediyor. Bunlardan biri de Hatay’da yaşandı. Hatay’ın Kırıkhan İlçesi’nde evden çıkıp okuluna giden 12 yaşındaki kız çocuğu, 19 yaşındaki A.Ş. tarafından zorla kaçırılıp minibüse bindirildi. A.S., minibüste 12 yaşındaki kız çocuğunu sapkınca dövüp jiletle yaraladıktan sonra tecavüz etmek istedi.
A.S. tarafından tecavüz edilmek istenirken olaya tanık olan yurttaşların müdahalesiyle kız çocuğu kurtarıldı. Suçüstü yakalanan A.S., sorgusunun ardından sevk edildiği adliyede çıkarıldığı nöbetçi mahkemece tutuklandı.
Kaynak: demokratikkadinhareketi.org
Gazetemizin 97. sayısında yayınlanan Demokratik Kadın Hareketi (DKH)’nin YPJ komutanlarıyla “Kobanê direnişinde kadının rolü ve bu rolün yeniden inşa sürecinde bundan sonraki süreçlerde nereye evrileceği’’ konulu röportajı öneminden dolayı yayınlıyoruz
HABER MERKEZİ (17.02.2015)- DKH: Uzun bir zamanı kapsayan zorlu bir savaş sürecinde bir o kadar güçlü bir direniş gösterilerek DAİŞ önemli oranda geri püskürtüldü ve Kobanê kent merkezi tamamen özgürleştirildi. Bu direnişe öncülük ederek zaferin kaderini savaştaki birçok pratiğiyle belirleyen kadınlar olarak savaş ve direniş sürecini nasıl değerlendiriyorsunuz?
YPJ Komutanı: Bu savaş Rojava’nın bütününde, Irak’ta, Kuzey Kürdistan’da silahlı ya da başka biçimlerde uzun zamandır sürdü ve sürmeye devam ediyor. DAİŞ’in saldırıları ve katliamları açısından değerlendirirsek, Musul ve Şengal’in ele geçirilmesiyle, temel hedef Kobanê üzerinden Rojava’yı ele geçirmek ve oradan Kuzey Kürdistan’a geçmekti. Kobanê’ye bu denli yoğun bir şekilde saldırmasının gerisinde elbette ki, Rojava’nın bölge ve dünya açısından birçok bakımdan anlamı bulunmaktadır. Ne yazık ki oradaki hükümetin geri çekilmesiyle Musul ve Şengal birkaç saat içerisinde alındı. Şengal’de büyük bir katliam yaşandı ve bu katliamda 3000’e yakın kadın ve kız çocuğu DAİŞ tarafından kaçırıldı. Kobanê’de yapılmak istenen de buydu. Niyetleri, aynı senaryonun Kobanê’de de uygulanmasıyla, Rojava’nın kısa bir sürede ele geçirilmesiydi, ancak böyle olmadı. Burayı bırakmayarak direnenlerin dışında, Kürdistan’ın değişik parçalarından ve çeşitli yerlerden gelenler, özellikle gençler Kobanê’yi DAİŞ’ten temizledi. Tabi burada YPJ öncülüğündeki kadın direnişinin rolü oldukça fazlaydı. Bu anlamda bir kadın devriminin gerçekleştiğini söyleyebiliriz.
DKH: Buradaki kadın direnişinin öncülüğünü yapan YPJ içerisinde örgütlü bulunan kadınların dışında, çeşitli yaş grupları ve konumlardan kadınların da silahlanarak bu direnişe aktif katılımıyla önemli bir rol oynadıklarını biliyoruz. Kadınların YPJ öncülüğünde silahlı olarak örgütlenmeleri, direnişin ön cephesinde yer almaları nasıl gerçekleşti?
YPJ Komutanı: Kobanê kantonu, Cizîr ve Efrîn’e göre bu anlamıyla biraz farklı. Buradaki kadınlar, hareketi yakından tanıyan kadınlardı ve zaten örgütlüydüler. Yıllardır savaşa katılmalarından dolayı savaşmaya yabancı değillerdi. Bunun dışında burada var olan aşiret sisteminden dolayı aşiretler arasında yaşanan kavgalara katılımlarının da bu savaşçı yanlarında etkisi olduğunu söyleyebiliriz. Temel silah eğitimi olan bu kadınlar savaşın başlamasıyla birlikte hemen savaşa katıldı ve çekinmeden ön cephelerde yer aldı.
DKH: Hayatın birçok alanında çifte sömürüye maruz bırakılan kadının, savaş koşullarında ilk ve en çok zulüm gören durumu bir gerçekken, savaş alanındaki kadının direnişçi kimliği düşman açısından ne gibi özgünlüklerle karşılaştı? Belirleyici bir şekilde öne çıkan bu kimlik, Kobanê halkı ve birlikte mücadele yürüttüğü erkekler tarafından nasıl karşılandı?
YPJ Komutanı: . Kobanêsavaşı bizim için yeni bir savaş değil. Biz bu savaşı DAİŞ’le 3 yıldır yürütüyoruz. Girilen evlerde kadın ve çocukların fotoğrafları yok ediliyordu. Burada bile kadına olan tahammülsüzlük net olarak görülüyor. Ancak DAİŞ açısından kendilerine karşı boyun eğmeyen ve savaşan kadın daha büyük bir sorun ve önemli bir tehlikeydi. Savaşan bir erkek yerine savaşçı bir kadını öldürmek ya da böyle bir kadın tarafından öldürülmek cennet-cehennem şartı olarak görülüyor. Bu anlamda direnen kadın modeli, yaratmak istedikleri zihniyetle uyuşmuyordu ve bu yüzden savaş alanında ilk hedefi bu kadınlardı. Bu yüzden DAİŞ’in kadınlara ve çocuklara bu denli saldırmasını ve yok etme isteğini basit bir kadın düşmanlığıyla açıklayamayız. Buradaki düşmanlık direnen, savaşan ve geleceği yaratan özgür kadına yöneliktir. Kadının genel olarak bir diğer anlamı, toparlayıcı ve yaratıcı olmasıdır. Geleceği, onu yaratan özgür kadınlar ve devamcısı olacak olan kız çocukları üzerinden yok etmeye çalıştılar, fakat başaramadılar. Genel olarak Kobanê savaşında kadının direnişteki pozisyonu ve öne çıkması herhangi bir sorunla karşılaşmadı. Ancak savaştan önce ‘Kobanê erkekleri korkmaz, savaşır’ düşüncesine sahip olanların, saldırıların yoğunlaşmasıyla birlikte sınırın öte tarafına geçtiklerini de biliyoruz. Birlikte savaştığımız erkeklerden ise herhangi bir sorunla karşılaşmadık. Aksine kadınların cephelerde ön mevzilerde savaşması, onlar açısından önemli bir moral kaynağıydı. Erkekler sürekli kadınların bulunduğu mevzilerde onlarla beraber yer almak istiyorlardı, çünkü kadınlardan güç alıyorlardı. Karşılıklı olarak yaratılan bu ortaklaşmayla ortaya çıkan bu moral ve güç birbirini besledi ve başarıda önemli bir payı oldu.
DKH: Tarihten günümüze önemli bir yol kat etse de, kadının eril zihniyet karşısında ikincil pozisyonu hem sosyal yaşamda hem de yönetim ve karar mekanizmalarında çeşitli şekillerde sürüyor. Yaşanan devrim tecrübelerinden de biliyoruz ki bu durum, sistem ve onun politikalarına karşı konumlanan hareketlerde de pratik olarak kendini göstermektedir. Bunun yanında, kendisine yönelik uygulanan çifte baskı ve sömürüye karşı yürüttüğü mücadelenin yanında kadının Kobanê özgülünde savaş sahasında direnişteki önder rolü önemli bir yerde durmaktadır. Bütün bunlara baktığımızda Kobanê’de direnişe ve zafere önderlik eden kadının durumu, yeniden inşa sürecinde ve bundan sonraki süreçlerde nasıl devam edecek?
YPJ Komutanı: Bu soru çokça soruluyor. Kadın rolünü sürekli oynamıştır, yıllardır savaşçıdır. Hele Rojava’da mücadele eden kadınların sayısı çok fazla ve kadınlar birçok şeyin farkında. Rojava’nın üç kantonunda da kadınlar, erkeklerin kullandığı silahları kullanırken, savaşa eşit şekilde katıldı. Bundan sonra kimsenin bizlere ‘gidin evlerinizde oturun’ demeye hakkı yok, olmamalı. Savaş zaten bitmedi, uzun süre devam edecek. Bittiği zaman, Rojava’nın üç kantonunda da yönetim kademelerinde erkek-kadın eşit söz hakkına sahip olabilecek. Bir temel var, bir miras var. Bunun bütün dünyaya yansıtılması gerekiyor. İnşa sürecinde kadın komisyonları oluşturularak, kadın akademileri kurulacak, buralarda kadınlar ve erkekler birçok bakımdan eğitilerek, örgütlü ve eğitimli kadınlar yaratılacak. Savaşın ön cephesinde yer alabilen kadın, yönetim kademelerinde yer alabilir ve inşa sürecine öncülük edebilir. Kadının özgürleştirdiği bir yerin yeniden inşasında kadının renginin hâkim olması gerekiyor. Kadının renginin hâkim olacağı bu inşa sürecinde yer almak isteyen her düşünceye açık olmak zorundayız. Dünyanın birçok yerinden kadın mühendisler, mimarlar, eğitimciler, sağlıkçılar, akademisyenler, sanatçılar ve ev emekçisi kadınlara kadar her kadının düşüncesini kattığı bir inşa süreci olacak. Bu anlamda Kürt Hareketi sosyalist, komünist, anarşist ve feminist tüm kadınlara ve kadın hareketlerine açıktır.
Kaynak: Halkın Günlüğü
Eskişehir’de Şerzan Kurt’un polis tarafından öldürülmesiyle ilgili davanın karar duruşması görüldü
ESKİŞEHİR (20.02.2015) – Tecavüzcülere, katillere “tahrik indirimi” uygulanmaya devam ediliyor. Bu seferde Şerzan Kurt’un katiline “tahrik indirimi” uygulandı. Hem de katil polisin böyle bir savunması yok iken bu indirimin yapılması, son dönemde yaşanan katliamların gelecekte de yaşanacağını ve polislere “iyi hal”, “tahrik indirimi” vb. indirimlerin uygulanacağını açıkça gösteriyor. Ali İsmail’in katillerine “iyi hal”, Ethem Sarısülük’ün katiline de “tahrik indirimi” uygulanmıştı. Devlet mahkemeleri aracılığıyla tetikçilerini korumaya devam ediyor.
Muğla Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümü 2’nci sınıf öğrencisi olan Şerzan Kurt, polis tarafından açılan ateş sonucu omzuna isabet eden kurşunla ağır yaralanmış, kaldırıldığı İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde yaşamını yitirmişti. Şerzan Kurt’un katledilmesi sonucu açılan davanın karar duruşması saat 14.00’da Eskişehir 1.Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Katil polis Gültekin Şahin’e 16 yıl ceza verildi ayrıca mahkeme Gültekin Şahine ”ağır tahrik” indirimi uyguladı. Katil polis Gültekin Şahin’nin cezaevinde yattığı sürede göz önüne alınarak 7,5 yıl hapis cezası verildi.
Şerzan Kurt karar duruşmasında verilen ”ağır tahrik” indirimi çıkması gündemde olan İç güvenlik paketini hatırlattı. Daha yasa çıkmadan bu kararın verilmesi iç güvenlik paketinin neler getireceğinin emsali oldu. Eylemlerde polise atılacak taş bilye gibi cisimler ve polise karşı söylenecek sloganlar ağır tahrik sayılabilecek polis şiddeti meşru zemine çekilebilecek.
Kaynak; halkingunlugu.net
Dünya Kadın Konferansı’nın Yunanistan/ Atina da yapılan 4. Avrupa Konferansı mücadele ve dayanışma ruhuyla coşkuyla sonuçlandı.
Avrupa Demokratik Kadın Hareketi’nin de içinde yer aldığı 2016’da Nepal/Katmandu da yapılacak olan 2. Dünya Kadın Konferansına hazırlık vesilesiyle Avrupa 4. Kıta Konferansını 31 Ocak 2015 de Atina’nın Elefsina şehrinde 8 ülkenin delege katılımyla ( Fransa, Yunanistan, Hollanda, Almanya, Rusya, İspanya, İsveç ve İsviçre) gerçekleşti.
Delege gönderemeyen ülkeler raporlarıyla ( Bosna, Danimarka, Sırbıstan ve Ukrayna ) destek sundular. Konferans çelik kadın işçileri sendikasında Sofia’nın açılış konuşmasıyla başladı. Akabinde Elefsina Belediye başkanını temsilen gelen konuşmada “Elefsina semti adına şehrimizi seçtiğiniz için mutluluk duyduk çünkü Elefsina çelik işçileri için çok büyük anlam ifade ediyor” diyerek başarı dileklerini sundu. Çelik işçisi Nasto Polakis ise “9 ay boyunca greve gidildi bizler işten çıkarıldık, ancak bizler iyi bir yaşam için mücadele verdik. Ülkemiz son yıllarda ciddi bir kriz yaşamaktadır. Bu krizin sorumlusu bizler değiliz ama bu mücadelenin kazananları biz olacağız. Bu sorumluluğu sonuna kadar taşıyacağız. Şunu söylemem gerekirse siz kadınlar olmadan bizim mücadelemiz başarı kazanamayacaktır.” Sonrasında mücadelede yaşamını yitiren çelik işçileri anısına saygı duruşuna çağırarak konuşmasını bitirdi.”
Konferans Fransız delegasyonunun hazırladığı onur konuşmasıyla devam etti. “ Başta Rojava’da, Kobane ve Şengal’de yaşamını yitiren tüm kadınları ve Fransa’da hastalık sonucu ölen Dünya Kadın konferansı aktivistlerinden Fontane’yi saygıyla anıyoruz. Onlar mücadelemizde yaşıyor ve yaşayacak.”
4. Avrupa konferansına katılamayan delegelerden Danimarka’dan, Ukrayna’dan ve İngiltere’den ADKH üyesinin başarı dilekleri mesajları okundu.
Konferansın ilerleyen bölümünde Kobane’den gelen Kürt hareketi temsilcisi büyük bir coşkuyla karşılandı. Temsilci yaptığı konuşmada;
“ Sizleri Kobane Rojava direnişleri adına selamlıyorum. Kobane halkı farklı kültür ve dinlere sahip olmalarına rağmen birlikte ortak bir sistem ve yaşam oluşturmak istediler ama Emperyalistler bunu istememektedir. Bundan dolayı Kobane’ye saldırdılar. Rojava’da kadınlar hayatın her alanında ön saflarda mücadele etmektedir. Kadınlar tüm yönetimlerde % 40 oranında yerini almaktadır. Birçok yasa kadının rengini taşımaktadır. Erkeklerle birlikte her yerde çatışmakta sosyal ve kültürel alanda da önemli roller taşımaktadır. IŞID’ e karşı gösterdikleri direniş Kürt kadınının mücadele azmini ve gücünü tüm dünyaya göstermiştir. IŞID’ın ilk hedefi kadınlar olmuştur. Kadını ciddi düşmanı olarak görmektedir. Bu direniş Dünya Kadınlarının direnişidir. Bu direniş daha çok öne çıkarılmalı ve geliştirilmelidir. Bizim talebimiz Dünya Kadınları bu direnişi sahiplenmeli ve tüm dünyaya yaymalıdır. Burada son olarak sizleri 8 Mart’da Kobaneye davet ediyoruz” diyerek konuşmasını tamamladı.
Selamlama ve mesajlardan sonra sekiz ülkeden gelen delegelerin ülke raporları sunumuna geçildi. Her ülke 3 delege ile temsil edildi. Bizler Avrupa Demokratik Kadın Hareketi olarak Almanya delegasyonunu bir arkadaş ile temsil ettik ve 6 kadın üyemiz ise izleyici olarak katıldılar.
Ayrıca Almanya İspanya ve İsveç bir genç kadın delegasyonu ile gençlik sorunlarına ilişkin raporlar sundular.
Delegelerin yaptığı sunumda;
Almanya adına konuşan delege; Almanya’da işsizlik sorunu Bochum – Opel’in kapatılmasına karşı Opel işçilerinin mücadelesine aktif destek sunduklarını, Ekim 2014 Chemnitz’de yapılan politik kadın platformunun kadın dayanışmasını ve mücadelesini öne çıkarılması noktasındaki önemine, göçmenlik ve iltica sorununa ilişkin, Rojava’da ki Kadın direnişinin sahiplenildiğini ve destek amaçlı Almanya’da önemli faaliyetlerde bulunduklarını ve son olarakta Almanya’da gelişmekte olan Irkçı- Faşist PEGİDA eylemlerine dikkat çekti ve tüm bunlara karşı aktif mücadele edilmesi çağrısında bulundu.
Yunanistan delegesi; Ekonomik kriz ve işsizliğin had safhada olduğu, işsizlik ve sosyal sorunların da ciddi hastalıklara ve 6000 den fazla intihara sebep olduğu, aile içi şiddetin gittikçe yükselme gösterdiği belirtildi. Kapitalizmin bu şiddetinde en büyük nasibini kadınların aldığını, göçmenlik sorununun ciddi safhada olduğunu özellikle savaş ülkelerinden gelen göçmenlerin ( Afganistan, Suriye Irak, Bangladeş) durumunun içler acısı olduğu belirtildi. Sonuç olarak hedeflerinin tek kurtuluş yolu olan Sosyalizm için mücadele etmek ve bunun daha da yükseltilmesine dikkat çekildi.
Tüm ülke delegeleri yaşadığımız kapitalist sistemin çekilmezliğini ve bunun her yerde farklı biçimlerde de olsa hep kadını vurduğunu ırkçılığın tüm dünyada hızla geliştiğini, ve göçmenlerin yaşadıkları ülkelerdeki zorluklara ilişkin ortak açıklamalar yapıldı. Tüm bu duruma karşı kadın mücadelesinin önemine ve enternasyonal dayanışmanın daha da yükseltilmesi noktasında ciddi adımların atılmasının gerektiğine vurgu yapıldı.
Kısa bir aradan sonra Atina \Elefsine semt merkezine doğru yürüyüş ve miting düzenlendi. Bizler ADKH olarak bayrak, pankartlarımız, marş ve sloganlarımızla aktif bir şekilde bu yürüyüş ve mitingde yer aldık.
Konferansa mitingden sonra geri kalan gündem maddeleriyle devam edildi.
Avrupa koordinatörlerin hazırladığı bir yıllık faaliyet raporu okundu ve oy birliğiyle onaylandı. Ardından önümüzdeki faaliyetler noktasında getirilen öneriler üzerinde tartışıldı ve bazı kararlar alındı.
1. Her üç mücadele günlerinde ( 8 Mart, 1 Mayıs ve 25 Kasım) 2. Dünya Kadın konferansının yapılması için bağış toplanması.
2. Ülke delegelerinin ( beş kişi) seçilmesi ve en geç 1.12.2015 tarihinde Dünya Koordinatörlerine bildirilmesi.
3. Her ülke konferansa katılacak insan sayısını 1.12.2015 tarihine kadar Dünya komitesine bildirmesi.
4. Ülke raporları konferans’ dan en geç sekiz hafta önce 10.01.2016 İngilizce dilinde dünya koordinatörlerine iletilmesi.
5. Genç kadınların konferansa katılmasını önemsenmesi ve onlarla birlikte şarkı yarışmasının düzenlenmesi.
6. Her ülke kendi delegelerinin konferans giderlerini üstlenecek ve diğer kıtalardan katılacak kadınlara destek amaçlı bağış toplanması.
7. Konferans da yapılacak atölye çalışmaları için en geç 1.10.2015 e kadar müracaat edilmesi
8. Tercüme ve Tercümanlık işlemleri için her ülke kendisi sorumludur. Genel delege toplantısı için komite sorumludur.
9. Afrika – Avrupa kültür gecesi birlikte organize edilecektir.
10. Konferans hazırlıkları için Avrupa’dan Nepal’e 4 hafta önce yardımcılar gönderilecektir.
Konferans ev sahipliği yapan Yunanistan kadın grupları ve çelik işçileri tarafından hazırlanan kültürel etkinlikle sonuçlandı.
Strasbourg ve Metz (20-02-2015) Mersin’de vahşiçe katledilen üniverisite ögrencisi genç kadın nezdinde gündeme oturan kadına yönelik şiddeti protesto amacıyla Türkiye ve Kuzey Kürdistan’ın her yerinde sokağa çıkan kitleler çeşitli etkinlik ve eylemlerle ataerkil erkek egemen sistemi, devleti ve devlet politikalarını eleştirirken, aynı şekilde dünyanın çeşitli ülkelerinde yaşayan Türkiye-Kuzey Kürdistanlı göçmenlerin yaşadığı şehirlerde de yerli halkların katılımıyla protesto etkinlikleri gerçekleştirilmekte ve erkek egemen sisteme ve devlet politikalarına dikkat çekilerek Özgecan Aslan şahsında kadına yönelik şiddet kınanmaktadır.
Strasbourg’da 19 Şubat perşembe günü saat 19:30 da Place Kleber’de gerçekleşen protesto eylemi DEAŞ’ın Kobaneye saldırı sonrası Strasbourg’da oluşturulan ve aralarında ADHK- Strasbourg’unda bulunduğu Türkiye-Kuzey Kürdistan’lı DKÖ’lerin yanı sıra, Fransız, Fas, Tunuslu DKÖ ve partilerinde yer aldığı ‘Orta Doğuda Barış Kolektifi’ çağrısıyla gerçekleşti. Sistemin ve devlet politikalarının eleştirildigi ve konuşmaların yapıldığı protesto eyleminde, ADHK başkanıda bir konuşma yaparak, duyarlılığı artırma çağrısı yaptı.
Aynı tarih ve saatte Metz’de de gerçekleşen protesto eylemi Place de la Republique’de gerçekleşti. Metz dernekler kolektifinin çağrısıyla gerçekleşen etkinlikte ortak hazırlanan basın açıklamasının okunmasının ardında, atılan sloganlarla etkinlik sona erdi. Her iki eylemde de Özgecan’ın resimleri etrafında mumlar yakılarak sembolik olarak karanlıklar protesto edildi.
İsviçre’nin Zürih Kantonu’nda 18 Şubat 2015 Çarşamba günü saat 14 30’da TC Konsolosluğu önünde basın açıklaması gerçekleştirildi
Zürih (19-02-2015) Avrupa Demokratik Kadın Hareketi, Yeni Kadın ve Zürih Kürt Kadın Hareketi’nin Özgecan Aslan şahsında kadın katliamlarına dur demek için örgütlediği basın açıklamasına İsviçre Demokratik Güç Birliği de destek verdi.Saat 14:00’da Zürih T.C Konsolosluğu önünde toplanan kitle katledilen tüm kadınların anısına 1 dakikalık sessiz oturma eylemi gerçekleştirdi.Basın metni okunmadan önce, mecliste AKP’lilerin HDP milletvekillerine saldırması protesto edilerek, Özgecan’ı katleden zihniyetle kadın milletvekillerine saldıran zihniyetin aynı olduğu, devletin kendisi olduğuna dikkat çekildi.!
Özgecan’ın Katili Devlet’tir.!
Avrupa Demokratik Kadın Hareketi, Yeni Kadın ve Zürih Kürt Kadın Hareketi’nin örgütlediği eylemde polisin konsolosluk önünü demir barikatlarla sarıp demirlerin arasında açıklama yapılmasına müsaade edeceklerini söylemesi üzerine, kitle tepkisini geliştirerek barikatları kaldırdı.Kısa bir gerginliğin ardından açıklama başladı.”Yasta Değil İsyandayız” şiarıyla yapılan eylemde okunan basın metninde:
“Kadına şiddet, kadın katliamları bireysel değil, politiktir. Ataerkil sistemin AKP hükümeti ile iyice pekiştiği, devlet dilinin daha da erilleştiği, kadına yaşam alanı bırakılmadığını, sistemin kadını cins rollerine hapsetmeye çalıştığını gerek Cumhurbaşkanı Erdoğan, gerekse de çeşitli bakanların, yandaş medyanın açıklamalarından görmekteyiz. Kadına yönelik şiddete yıldırıcı cezalar vermenin aksine, şiddet uygulayanı ödüllendiren yasaları ve bu yasaları uygulayan zihniyetleriyle, dizilerin romantik süslemesi olan tecavüzler ile şiddeti normalleştiren, şiddet uygulayanı mahzur gören, meşrulaştıran anlayışlar ile kadına şiddet politiktir. Şiddet sistemli bir şekilde büyümekte, kadın karanlıklara hapsedilmeye çalışılmaktadır. Geçtiğimiz son bir ay içerisinde 29 kadın katledildi, bu sadece buz dağının görünen kısmı.Bugün Özgecan şahsında gelişen protestolarda kadınlara TC devletinin kolluk güçleri her zamanki gibi devletin iyi çocuk yüzünü gösterdi. Bu iyi çocuk rolünü 2010 yılında eylemde hamile kadını tekmeleyerek çocuğunu düşürmesine yol açarak da göstermişti. Yine bugün sözde kadına şiddeti kınayan T.C, uzun bir dönem boyunca politik kadın tutsaklara sistematik bir şekilde cinsel şiddet uyguladı. Yakın süreçte IŞİD tarafından kaçırılan onlarca Ezidî kadın tecavüze uğradı, meta gibi satıldı. Bu insanlık suçunda IŞİD’i el altından destekleyen ırkçı ve ataerkil ideolojiye sahip T.C’nin rolü aşikardır.” denildi.Eylemde sık sık “Yasta Değil İsyandayız, Kadın Cinayetleri Politiktir, Hepimiz Özgecan’ız, Yaşasın Enternasyonal Kadın Dayanışması” sloganları Almanca ve Türkçe olarak atıldı.Basın metninde ayrıca şunlara da vurgu yapıldı:
“Biz kadınlar, bütün bu yaşananlar karşısında artık susmayacağız, kadın kimliğimizi direniş ile bütünleştirerek ataerkil sisteme dair ne varsa reddediyoruz, cinsiyet rollerini reddediyoruz, sistemin yaratmaya çalıştığı kadın tipini kabul etmiyor, kendi yaşam hakkımız ve özgürlüklerimizi erkek egemen sisteme teslim etmiyoruz.Erk tarafından işgal altında olan bedenimiz, emeğimiz, kimliğimiz için özgürlük arayışı içerisinde sokaklardayız. Ve hep birlikte haykırıyoruz:
Ne mini etek giymemiz, ne rujumuzun, ne de saçımızın rengi, ne cinsel tercihimiz, ne de cinsiyetimiz şiddeti meşrulaştıran bir etmendir. Kadınların kendilerini güven içerisinde hissedecekleri toplumu ve anlayışı yaratmak için bulunduğumuz her alanda kadın mücadelesini yükselteceğiz, ta ki bu çok yönlü sömürüyü ortadan kaldırana dek, ta ki sınıfsız ve cins eşitsizliğinin ve ulusal baskının ortadan kalktığı bir toplumu örene dek.” Özgecan Aslan’ın fotoğrafları ve kadın katliamlarını teşhir eden dövizlerin taşındığı eylemde Almanca açıklama yapıldıktan sonra basın açıklaması zılgıtlar ve alkışlarla sonlandırıldı.
Londra (18/02/2015) Aralarında ADKH’nin de bulunduğu ve Britanya’da faaliyet gösteren kadın örgütleri Özgecan Aslan’ın katledilmesini kitlesel bir katılımla Londra’da protesto ettiler. Türk Büyükelçiliği önünde yapılan gösteri saat 12.00’de başladı.
İlerici- devrimci Kadın örgütlerinin düzenlediği eyleme çok sayıda kitle katıldı. Katılanlar arasında çok sayıda genç kadının katılımı dikkat çekiciydi. kadın kurumlarının ortak açıklamasında ” Özgecan’ların ve binlerce kadının gerçek katilleri erkek egemen hukuku, kadın köleliği üzerinden yaygınlaştırılmaya çalışılan yaşam alışkanlıkları, ahlak değerleri ve kültürü ile Türk devleti ve AKP iktidarıdır” denilerek kadınlar olarak bizler kadın katliamlarına karşı yasda değil isyandayız mesajı özellikle vurgulandı.
Elçilik önünde gerçekleştirilen eylemde flamaların yanısıra katliamı kınayan ingilizce pangart ve plakartlar taşındı.
Özgecan’ın katili, TC Devleti! Kadın yaşamdır, yaşama kıyılmaz, Jin Jiyan Azadi solaganları atıldı.
Kadın kurumları tarafından hazırlanan siyah çelengi elçilik önüne bırakmak isteyen kadınlar polis engeline takıldı. Türk toprağı olduğu gerekçesiyle kapı önüne bırakılması engellenen çelenk, kadın örgütleri temsilcilerince kapıya yakın bir noktada bırakılarak sloganlar eşliğinde eylem sonuçlandırıldı.
Yasda Değil İsyandayız!
Frankfurt (18.02.2015)Avrupa Demokratik Kadın Hareketi, Frankfurt’da Özgecan Aslan şahsında yaşanan kadın cinayetlerini protesto etti. Kadın cinayetlerinin geldiği boyutu göstermek için Avrupa’nın çeşitli kentlerinde yapılan protestolarda kadın cinayetlerinin bir sistem sorunu olduğu, öldürülen her kadının sorumlusunun kapitalist sistem ve iktidar partileri olduğu vurgulandı. Frankfurt çarşısında yapılan basın açıklamasında Alamanya’da yaşanan kadın cinayetlerine vurgu yapıldı. Kadın cinayetleri politiktir diyen kadınlar Özgecan şahsında kadına yönelik şiddeti görünür kılmak için protestolara devam ediyorlar…
ADKH’nın “Tutuşan Saçlarımızın Külleri Bizi Yeniden Yaratacak” açıklamasıyla kamuoyuna yayımladığı bildiri ile başlattığı protesto gösterileri devam ediyor.
Avrupa Demokratik Kadın Hareketi olarak Özgecan Aslan şahsında kadın katliamlarına karşı eylem çağrısı yapıyoruz.
KATLEDİLMEK KADERİMİZ OLMAYACAK!!!
Tecavüz Bir İnsanlık Suçudur!!!
Bindiği dolmuşta tecavüze uğrayıp barbarca katledilen ÖZGECAN için yarın saat 17.00 de Frankfurt’ ta Kaufhof’ un önünde toplanıyoruz!!!
Sıra kimde demek istemiyorsan; göz yaşını sil, öfkeni al sende gel!!!
Yasda değil isyandayiz!
ADKH’i olarak;
Üniversite öğrencisi Özgecan Aslan’ın Tarsus’da tecavüze uğrayıp öldürülmesine tepkimizi göstermek amacıyla 16/02/2015 Pazartesi günü saat 17.00’de Hamburg Türk Konsolosluğu önünde protesto mitingine tüm halkımızı çağırıyoruz.
Avrupa Demokratik Kadın Hareketi
“ Saçlarım tutuştu önce, gözlerim yandı kavruldu.
Bir avuç kül oluverdim, külüm havaya savruldu. “
TUTUŞAN SAÇLARIMIZIN KÜLLERİ BİZİ YENİDEN YARATACAK
Özgecan Aslan şahsında, daha bir ayyuka çıkan kadın katliamlarının gün geçtikçe arttığı ve kadınların en vahşi şekilde öldürüldüğü bir süreçteyiz. Türkiye’nin kadınla barışık olmayan tarihi Akp iktidarı döneminde daha da katlanarak yaşanmaya devam ediyor. Cumhurbaşkanından en kenardaki bakanına, din adamlarından kadın gazetecilere, sokaktaki insanından sanatçısına herkesin diline doladığı kadına dair söylemleri ile yaratılmak istenen “makul” kadın tipi, bugün bize yönelik şiddeti arttırarak ve vahşi biçimlerde katlederek pratiğe geçiriliyor. “Fıtratında bir türlü sistemi memnun etmeyen” bir kadın cinsinin Türkiye’de var olma savaşı sürüyor.
2015 yılının daha ilk ayında 29 kadının yaşam hakkı elinden alındı ve Özgecan Aslan’da Şubat ayı rakamlarına girdi. 20 yaşında bir genç kız evine gitmek için bindiği toplu taşıma aracında tecavüze uğradı ve sonrasında ise yakılarak öldürülecek kadar akıl almaz bir şiddete maruz kaldı ve yaşamdan koparıldı. Sürekli eril söylemlerle sistemin devamlılığının sağlanması için her şeyin mübah olduğu Türkiye’de kadının her türlü şiddet yöntemiyle öldürülmesi meşru hale getirilerek, doğal bir durum algısı yaratılmaya çalışılıyor.
Bizler, kadınlar olarak Özgecan Aslan’ın katledilmesi karşısında yasda değil, isyanda olacağız. Erkek egemen, kadına düşman zihniyetin dağıtılması için sokaklarda olacağız ve hesap soracağız. Tecavüzcü sistemle barışmayacağız.
Tutuşan saçlarımızın külleri bizi yeniden yaratacak ve VARDIK, VARIZ, VAROLACAĞIZ!!
Avrupa Demokratik Kadın Hareketi
Şubat 2015
Mersin’in Tarsus ilçesinde cesedi yakılmış vaziyette bulunan Özgecan Aslan için ayağa kalkan Hozat halkı “taciz, tecavüz ve cinayetlerin sorumlusu AKP zihniyetidir” dedi
DERSİM (15.02.2015) – Hozat’ta DHF, HDP, Halk Cephesi ve ÖDP’nin çağrısıyla Cumhuriyet Caddesi REMAR önünde bir araya gelen Hozat halkı, en önde kadınlarla yürüyerek Özge Can’ı katlettiren zihniyetten hesap sorma sözü verdi. Esnafın da kepenk kapatarak destek verdiği eylem “Tecavüze Cinayete Sessiz Kalma” pankartı arkasında “Hırsız tacizci tecavüzcü AKP” , “Kahrolsun AKP diktatörlüğü” , “Özgecan Aslan onurumuzdur” , “Kadına uzanan eller kırılsın” sloganlarıyla başladı.
‘Kadına yönelik taciz tecavüz ve şiddet arttı’
Cumhuriyet Meydanı Heykel önünde sona eren yürüyüşün ardından Özgecan Aslan şahsında hayatını kaybeden tüm kadınlar anısına bir dakikalık saygı duruşu yapıldı. Saygı duruşunun ardından inisiyatif adına yapılan açıklamada, AKP iktidarıyla kadına yönelik taciz, tecavüz ve şiddetin giderek arttığına dikkat çekildi.
‘Bu zihniyet yıkılmaya mâhkumdur’
Bu ve benzeri katliamlara, iyi hal indirimleriyle katillerin adeta teşvik edildiğine vurgu yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı: “Kısa etek boyu, kızlı erkekli öğrenciler vb birçok tartışmayla kadınlarımızı sokakta dahi yürüyemez duruma getiren bu zihniyet, tecavüz ve tacizci mahlukları cesaretlendirerek sokağa salmaktadır. Bu zihniyet yıkılmaya mâhkumdur. Özgecan’ı da kadına yönelik şiddeti kutsallaştıran politikalarınız öldürmüştür. Bunun için başta kadınlar olmak üzere toplumun tüm ilerici kesimleri bir olarak bu zihniyet tarihin çöplüğüne gidene dek mücadelesini yükseltecektir.”
Eylem sloganlarla sona erdi.
Kaynak: halkingunlugu.net
Mersin’de tecavüze uğrayarak katledilen Özgecan için, Kocaeli’de yürüyüş yapıldı
KOCAELİ (15.02.2015) – Mersin’de tecavüze uğradıktan sonra yakılarak katledilen Özgecan için Kocaeli’de yürüyüş gerçekleştirdi. Ataerkil egemen zihniyetin ve onu koruyan devleti teşhir etmek için düzenlenen yürüyüşe katılım yoğundu. Belediye iş hanı önünden Cumhuriyet parkına doğru yürüyüşe geçen kitle “Kadına şiddete son” sloganları atarak kadın Katliamlarını protesto etti.
Cumhuriyet parkında kadın platformu adına basın açıklamasını okuyan eğitim sen temsilcisi AKP hükümetinin kadın erkek eşit değildir söylemi kadın cinayetlerinin her geçen gün artmasına neden olduğunu vurguladı. “Sistem ve AKP hükümeti kadın katliamlarının üzerini örtmeye çalışıyor. Onur ve şeref yoksunu katiller kadın öldürmeyi çok iyi biliyorlar diyerek basın açıklamasını sonlandıran Eğitim-Sen temsilcisi Çağla Aslan:” Özgecan’ın hesabını kadınlar sokaklarda soracak” dedi.
Kaynak: halkingunlugu.net
Kitlenin Taziye çadırına yaklaşmasından sonra, Taziye çadırını terk eden bakan ve Cumhurbaşkanın kızı, protestolardan kurtulamadı. Taziye çadırının çevresinde bulunan kadınlar Bakanı ve Sümeyye Erdoğan’ı protesto etmeye devam ettiler. Bu esnada korumalar tarafından müdahale edilen kadınlar “Bizler ölüyoruz bizi koruyun” diyerek, eylemlerini sonlandırdılar.Mersin’in Tarsus ilçesinde katledilen Özgecan Aslan için Mersin’de düzenlenen yürüyüşe binlerce insan katıldı
MERSİN (16.02.2015) – Mersin’de binlerce kişi Mersin Kadın Platformunun çağrısı ile Özgecan Aslan için yürüdü.
Mersin Otogarı önünde saat 12.30’da toplanan kitle burada bir süre TOK otobüslerini protesto ettikten sonra yürüyüşe geçti. Yürüyüş sırasında “Jin Jiyan Azadi”, “Mersin uyuma Özgecan’a sahip çık!”, “Özge için Adalet için” sloganları atıldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kızı Sümeyye Erdoğan ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslam’ın aile evine gelmesinden kaynaklı, kitlenin tepkisinden korkan polis çeşitli bahaneler ile kitlenin önünü bir çok defa keserek kitlenin taziye evine ulaşmasını engellemeye çalıştı.
Kitlenin güçlü iradesi karşısında geri adım atan polis kitlenin yürüyüşünü ve birlikteliğine engel olamadı. Bu esnada polisin ısrarla “Kadınlar önde yürüsün erkekler arkada yürüsün” gibi dayatmalarına izin vermeyen kitle karma bir şekilde yürüyüşünü sürdürdü. Yürüyüş Özgecan Aslan’ın taziye çadırında son buldu.
Bakan ve Sümeyye Erdoğan Protesto edildi!
Kaynak:halkingunlugu.net
11 Şubat Çarşamba günü Mersin’de tecavüz edilerek katledilen Özgecan Aslan ve şiddetle maruz kalan tüm kadınlar için Bağcılar Dersim Derneği tarafından örgütlenen bir eylem düzenlendi
İSTANBUL (16.02.2015)- Yeni Mahalle’den başlayarak çiftliğe doğru yürüyen kadınlar, “Jin jiyan azadi” , “Kadın yaşam özgürlük” , “Özgecan’ı unutma unutturma” sloganlarıyla ve çekilen ajitasyonla halk sokağa çağırdı. Katılımın yoğun olduğu yürüyüşün ardından Bağcılar Dersim Kültür ve Dayanışma Derneği kadın temsilcisi tarafından basın açıklaması okundu.
Açıklamada Mersin’in Tarsus ilçesinde 11 Şubat Çarşamba günü alışverişin ardından eve dönerken minibüs şoförü tarafından tecavüz edildikten sonra hunharca katledilerek cesedi yakılan Özgecan Aslan’ın cesedinin yakılarak bir dere yatağına atıldığı belirtildi.
Özgecan’ı katleden devlettir
Açıklamada şu ifadeler yer aldı: “Bu vahşetin ardından ülkenin dört bir yanından binlerce kadın ve halkımız ayağa kalkarak tepkisini gösterdi. Kadına yönelik tecavüz ve vahşete bir yenisi de daha eklendi. Her gün binlerce kadın, evinde, işinde, sokak ortasında ve her yerde erkek tacizine, tecavüzüne ve cinayetine kurban gidiyor. Ülkemizde kadınlar her an ölümle, vahşetle burun buruna yaşıyor. Bu vahşete karşı başta kadınlar olmak üzere alanlara, sokaklara çıkan, adalet arayan, hesap soran halka karşı AKP hükümeti ne yapmıştır. AKP hükümeti sessiz çaresiz kalarak kadına verdiği değeri bir kez daha ortaya koymuştur. Adı iç güvenlik olan paketleriyle sokakları Vandallardan, teröristlerden temizleyeceğiz bahanesiyle ülkemizdeki demokratik hakları susturmaya, bastırmaya çalışan AKP hükümeti temsilcilerinden bakan Nabi Avcı, Özgecan Aslan’ın tecavüz ve vahşi cinayetine ilişkin ‘bu tür durumlar olur önüne geçemeyiz’ diyerek tavrını yani sessizliğini ortaya koymuştur. Peki, ne demektir Bakanın bu sözleri… Bu sözler, biz bunun önüne geçemeyiz, kadınların fıtratında bu var demektir. Kadınların fıtratında tecavüz, cinayet, vahşet var biz bunların önüne geçemeyiz demektir. Ama biz iç güvenlik yasalarıyla tüm ülkeyi polis cennetine, cop, biber gazı, ölüm cennetine çevirebilir. Ama biz teröristlerin, Vandalların önüne geçeriz diyerek halkın önüne geçeriz demektir. Yani koca ülkenin sözde iç güvenliğini sağlayanlar, Özgecan’ın, kadının güvenliğini sağlayamıyor.., Sözde iç güvenlik yasalarına ayırdıkları titizlikleri kadın sorununa ayırsalardı her gün TV’lerde, gazetelerde bu kadar kadın cinayeti olmayacaktı. Ama bunun için kadını cinsel obje olarak görmemek, Ama bunun için kadının özgürlüğüne destek olmak ve bunun için kadını evine hapis gören zihniyetten arınmak gerekiyor. Bunlar ise AKP de yoktur ve çıkarına terstir. Ve bizler diyoruz ki bizim fıtratımız da taciz yok, cinayet yok, tecavüz yok… Ve yine bizler diyoruz ki kadın cinayetlerini durduracağız, AKP ve tüm düzen partilerine rağmen durduracağız ve Özgecanların hesabını soracağız..”
Açıklamanın ardından eylem sonlandırıldı.
Kaynak:halkingunlugu.net
Özgencan Aslan’ın katileri Paris de protesto edildi
Özgecan Aslan için bugün Paris’ de kadın örgütleri bir araya gelerek bir basın açıklaması ile Ôzgecan Aslan’ın katledilmesi ve kadın cinayetlerini protesto etti.
SKB ve ADKH’nin bulunduğu basın açıklamasında; Tûrkiye’de kadına karşı var olan şiddet AKP hükümetinin iktidarı ile katlanarak inanılmaz boyutlara vardı denilen protesto gösterisinde ADKH’ nin yaptığı açıklamada ise ; Özgecan Aslan şahsında daha bir ayyuka çıkan kadın katliamlarının gün geçtikçe arttığı ve kadınların en vahşi biçimlerde öldürüldüğü bir süreçteyiz. Yaratılmak istenen “makul” kadın tipi bugün bize yönelik şiddeti arttırarak ve vahşi biçimlerde katlederek pratiğe geçiriliyor. “Fıtratında bir türlü sistemi memnun etmeyen ” bir kadın cinsinin Türkiye’de varolma savaşı sürüyor. Yasda değiliz isyandayiz. Direnerek özgürlesecegiz Özgecan Aslan’ın katilerinden biz kadınlar hesap soracağız sloganlarının ardından eylem sonlandırıldı.
Üniversite öğrencisi 20 yaşındaki Özgecan Aslan’ın Tarsus’da okuldan eve dönerken bindiği dolmuşun şöförü tarafından tecavüze uğrayıp devamında canice yaķılarak öldürülmesine karşı tepki göstermek ve Özgecan’ın çığlığı olmak için, Avrupa Demokratik Kadın Hareketi, Rojbin-Rat Kürt Kadınları, Sosyalist Kadınlar Birliği ve Yeni Kadın ‘ın çağrısıyla Hamburg Türk Konsolosluğu önünde protesto mitingi yapıldı. Mitinge katılımın yoğun olması üzerine konsolosluk önünden Gänsemarkt’a kadar yürüyüş kararı alındı. Sloganlar eşliğinde başlayan yürüyüşte yol boyunca ÖZGECAN’IN ÇIĞLIĞI BİZİM ÇIĞLIĞIMIZDIR, İNADINA İSYAN,İNADINA ÖZGÜRLÜK, JİN JİYAN AZADİ, ANALARIN ÖFKESİ KATİLLERİ BOĞACAK, CİNSEL,SINIFSAL SÖMÜRÜYE SON! sloganları atıldı. Katiller ve katilleri yaratan sistem lanetlendi.
AVRUPA DEMOKRATİK KADIN HAREKETİ
HAMBURG
Londra’da aralarında Avrupa Demokratik Kadın Hareketi’nin de bulunduğu kadın kurumlarından Özgecan Aslan için eylem çağrısı
KADIN KATLİAMLARINA KARŞI YASTA DEĞİL İSYANDAYIZ!
Tecavüz Bir İnsanlık Suçudur!
Bindiği dolmuşta tecavüze uğrayıp barbarca katledilen ÖZGECAN için 18 Şubat, Çarşamba saat 12:00 de T.C elçiliğinin önünde toplanıyoruz!
İlerici, devrimci kadın kurumları olarak diyoruz ki; sıra kimde demek istemiyorsak bütün herkese çağrımızdır,
Erk-mantığına karşı göz yaşını sil, öfkeni al sende gel!
Yasta değil isyandayız!
Erzincan’da Demokratik Kadın Hareketi’nin (DKH) de öncülüğünü yaptığı basın açıklamasında Özgecan Aslan şahsında katledilen bütün kadınlar anıldı
ERZİNCAN (16.02.2015)- Şubat Çağlayan Durakları Caddesi’nde bir araya gelen kitle kadınların öncülüğünde kadının ezilenin ezileni veya emekçi olarak sömürüldüğünü dile getirirken bu kişisel mülkiyet dünyasında kadının cinsel bir yaratık olarak da baskı altında tutulduğuna vurgu yapıldı.
”Hepimiz Özge’yiz, hepimiz kadınız”, ”Erkek vuruyor, devlet koruyor”, ”Bedenim emeğimdir” sloganlarıyla yürüyüşe geçen kitle Cumhuriyet Meydanı’nda toplandı. Basın açıklaması sırasında adaletin katil tecavüzcülere uygulanan ağır tahrik ve iyi hal indirimlerinden, kadınları korumayı beceremeyen devlet mekanizmalarından, çığlık atmayı öğrenmemizi isterken kahkahalarımıza saldıran ve üzerimize iktidar kuran erkeklerin kirli ellerinden gelmeyeceğine değinilirken bütün kadınların örgütlü bir güç haline gelmesi gerektiğine dikkat çekildi.
Son olarak incittiğiniz, yaraladığınız, sakatladığınız, öldürdüğünüz tüm kadınlar için erk egemen zihniyete ve düzeninize boyun eğmeyeceğiz denilerek eylem sonlandırıldı.
Eylemi örgütleyen kurumlar arasında DKH, SKM, YDK, HDP’li kadınlar ve EÖDER yer aldı.
Kaynak:halkingunlugu.net
YASDA DEĞİL İSYANDAYIZ!
Avrupa Demokratik Kadın Hareketi olarak Özgecan Aslan şahsında kadın katliamlarına karşı eylem çağrısı yapıyoruz.
KATLEDİLMEK KADERİMİZ OLMAYACAK!!!
Tecavüz Bir İnsanlık Suçudur!!!
Bindiği dolmuşta tecavüze uğrayıp barbarca katledilen ÖZGECAN için bugün saat 17.00 de König Heinrich Platz’da Duisburg’da bulunan kadın kurumları olarak toplanıyoruz!!!
Sıra kimde demek istemiyorsan; göz yaşını sil, öfkeni al sende gel!!!
Yasda değil isyandayiz!
Dünya Emekçi Kadınlar Günü 8 Mart’ta sembolleşen kadının örgütlü özgürleşme mücadelesi Kobanê’den seslenerek yükseliyor;
“vardım, varım, varolacağım”
Toplumlar tarihinin temel itici motoru olan sınıf mücadelelerinden süzülerek tarihsel bir sınıf olarak geliyoruz. Kadın erkek tüm insanlık ortak bir yaşama sahipken, özel mülkiyet ve ataerkil sistemle kaybettik. Ücretli köleliğin yanısıra karşı cinsten kölenin de kölesiydi kadın. İşçi sınıfının birlik, mücadele ve dayanışma günü olan 1 Mayıs ile yetinmeyerek ikinci kölelik zincirini de kırarak insanlığı daha özgür kılmak için Dünya Emekçi Kadın Günü olan 8 Mart’ı yarattık.
Tarihten gelip tarih yaratarak ilerleyen kitlelerin,önemli temel ve stratejik öznesi olan kadınlar örgütlendikçe mücadeleye daha bilinçli katılırken aynı zamanda daha fazla özgürleşiyordu. Bugün emekçi kadının Şengal, Kobanê ve dünyanın sancılanan bir çok bölge ve alanlarında ne kadar örgütlenirse, o kadar mücadele ve özgürleşmeye doğru ilerlediği tartışmasız bir gerçektir. Bu durum, insanlığın kurtuluşunun anahtarının yaşamı değiştirmeye, kendilerine biçilen erkek-kadın bedenlerini ve rollerini parçalayarak başlayan kadınların ve LGBTİ’lerin örgütlenmesi ve mücadele ederek özgürleşmesiyle doğrudan ilişkili olduğu gerçeğini doğrulamaktadır.
Kadınlar Yönetime, Kadınlar İktidara bilinci ve perspektifiyle her alanda örgütlenerek mücadele edelim ve daha fazla örgürleşelim.
“Kadınlar Zirveleri Zaptediyor” adıyla 8 Mart 2015 Pazar günü gerçekleştireceğimiz etkinliğimize başta kadınlar olmak üzere tüm emekçi halkımızı ve devrimci dostlarımızı davet ediyoruz.
Avrupa Demokratik Kadın Hareketi ( ADKH ) – Duisburg
Tarsus’ta katledilen üniversite öğrencisi Özgecan Aslan için Tarsus Emek ve Demokrasi Güçleri kitlesel bir yürüyüş gerçekleştirdi
HABER MERKEZİ (14.02.2015)- Mersin’in Tarsus ilçesinde katledildikten sonra cesedi yakılarak bir dereye atılan 20 yaşındaki üniversite öğrencisi Özgecan Aslan için yürüyüş düzenlendi. Tarsus Emek ve Demokrasi Güçlerinin çağrısıyla düzenlenen yürüyüşte “Özgecan Aslan’ın katillerinden hesap sorulsun” pankartı arkasında binlerce kişi yürüdü.
“Kadın katillerini mahkemede ‘ak’layanlar Özgecan’ın asıl katilleridir”
Yarenlik alanına gelindiğinde yapılan basın açıklamasında şu ifadelere yer verildi: “Evine gitmek için bindiği dolmuştan üniversiteli kadın arkadaşımız inememiş, katledilmiştir. Her gün 5 kadının katledildiği ülkemizde 2014 yılının ilk 11 ayında 270 kadın katledilmiştir. 2014 Kasım ayında 15 kadın öldürülmüştür. Mersin’de ise son dönemde giderek artmaya başlayan kadın cinayetlerine baktığımızda 3 Kasım’da 2 yıl önce ayrıldığı eski eşi tarafından kurşunlanan Hatice Uysal, 10 Aralık’ta eski eşi tarafından öldürülen Yasemin Çetiner ve daha sonra 13 Ocak’ta evinde öldürülen Nurcan Bıyıklı’yı görüyoruz. Hepimiz çok iyi biliyoruz ki bu cinayetlerin sorumlusu kadınların kahkahasından korkan, ‘kadın erkek eşit değildir’ diyen, kadın cinayetlerinin hızla artmasına sebep olan zihniyettir. Tacizcileri, tecavüzcüleri, kadın katillerini mahkemede ‘ak’layanlar Özgecan’ın asıl katilleridir.
Dün gibi hatırlıyoruz, Münevver Karabulut katledildiğinde dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan ‘kızını yalnız bırakırsan ya davulcuya ya zurnacıya’ demişti. Şimdi de Özgecan’ın bir kader kurbanı olduğunu söyleyeceksiniz her yerde, fıtratında var diyeceksiniz, sizin peşinizden erkek egemen yargı devreye girecek, sizin kadın düşmanlığınıza dayanarak katillere haksız tahrik indirimi uygulamaya kalkışacak. Böylece tüm kadınlar susacak, size ve sizin kan kokan iktidarınıza itaat edecek zannediyorsunuz değil mi? Ana yanılıyorsunuz. Özge’yi canımızı aldınız! Asıl şimdi siz korkun kadınların öfkesinden!”
Yapılan açıklamanın ardından eylem oturma eylemiyle sonlandırıldı.
kaynak:www.halkingunlugu.org
Dersimli kadınlar Mersin’de tecavüz edilerek katledilen Özgecan için yürüyüş gerçekleştirdi
DERSİM (14.02.2015)- Dersimli kadınların çağrısıyla saat 14.00’de Sanat Sokağı’nda “Devlet Tecavüzcüyü, Katili Koruma Kollama, yargıla! Özgecan’ı ve Katledilen Kadınları Unutmayacağız” pankartı arkasında toplanan Dersimli kadınlar İnsan Hakları Anıtı önüne yürüyüş gerçekleştirdi. Aralarında Demokratik Kadın Hareketi’nin de bulunduğu kitle yürüyüş boyunca “Erkek vuruyor devlet koruyor”, “Katillerden hesabı kadınlar soracak”, “Tecavüz insanlık suçudur, Özgecan’ı unutma”, “Kadın katliamına son” sloganları attı.
Özgecan’ın katilleri erkek, devlet yargı birliğidir!
Palavra Meydanı’nı trafiğe kapatan kitle burada basın açıklaması gerçekleştirdi. Yapılan basın açıklamasında şu ifadelere yer verildi: “Son dönemlerde kadın katliamlarının katlanılmaz hale geldiğine hepimiz çok yakından tanık oluyoruz. Evde, sokakta, iş yerinde ve hatta minibüste beklenmedik şiddete maruz kalabiliyor, ölümle burun buruna olabiliyoruz. Eşimiz, babamız, kardeşimiz tarafından namus kavramı başta olmak üzere çeşitli sebeplerin arkasına sığınılarak ulu orta katledilebiliyoruz. Doğurduklarımız hemcinslerimizi katlediyor! Özgecan’ın katilleri erkek, devlet yargı birliğidir. Katilleri aklayan tüm devlet kurumları kadın katliamlarının ortağıdır! Özgecan’ın katilleri sizler değil misiniz? Erkekleri cesaretlendiren, tecavüzü ve katliamları teşvik eden, adalet anlayışınız, söylemleriniz değil mi? Özgecan’ı kadına yönelik uygulamalarınız politikalarınız öldürmüştür.”
kaynak-www.halkingunlugu.org
Demokratik Kadın Hareketi (DKH) Mersin’de Özgecan Aslan’ın katledilmesinin ardından ülke genelinde gerçekleştirilecek eylemlere katılım çağrısında bulundu
İSTANBUL (14.02.2015)- DKH yaptığı açıklamada kadınları hesap sorma bilinciyle sokağa çıkmaya çağırarak şunları ifade etti: “2015 Ocak ayı itibariyle 29 kadının daha yaşam hakkı elinden alındı ve Özgecan Aslan ile bunlara bir yenisi daha eklendi. Özgecan Aslan, 11 Şubat 2015 günü okuldan çıktıktan sonra Tarsus’ta iddiaya göre şehirlerarası sefer yapan minibüse bindi. O saatten sonra genç kadından haber alınamayınca, ailesi tarafından kayıp başvurusu yapıldı. Bunun üzerine polis ve jandarma çalışma başlattı. Dün Özbek Mahallesi yakınlarında trafik kontrolü yapan jandarma trafik ekipleri, durdurdukları minibüs içinde kan izlerini gördü. Jandarma, polis ile birlikte yaptığı çalışmada araçta bulunan Necmettin Altındöken, oğlu Suphi Altındöken ve Fatih Gökçe’yi gözaltına aldı. Gözaltına alınan 2 kişi, genç kadını benzin döküp yakmaya çalıştıklarını, Çamalan Mahallesi Alman Mezarlığı yakınındaki Cin Deresi’ne attıklarını itiraf etti.
Erkek egemen söylemlerle, devletin kendi ‘erk zihniyetini’ günbegün daha da güçlendirdiği ve bu zihniyetle kadın katliamlarının meşru kılınıp yolunun açıldığı sistem, çarklarını sürekli olarak devinim halinde tutmaktadır. Erk zihniyeti üzerinden yükselen sistemin çarklarına müdahale edilmediği sürece 13 Ocakta Kocaeli’de nişanlısı tarafından katledilen Hatice Vanlı, 11 Ocak’ta Aksaray’da kocası tarafından av tüfeğiyle yaşam hakkı elinden alınan Leyla Salman, 12 Ocak’ta Antalya’da boşandığı kocası tarafından katledilen Bircan Çatal ilk değildi ve son da olmayacaktır.
Demokratik Kadın Hareketi olarak, erkek egemen sistemin yaptığı kadın katliamlarının ve Özgecan’ın katlinin hesabını sormak için tüm kadınları bulundukları bütün yerellerde eyleme çağırıyoruz !”
HABER MERKEZİ (14.02.2015)- Mersin’in Tarsus ilçesinde tecavüz edilerek katledilen 20 yaşındaki Özgecan Aslan isimli üniversite öğrencisi bugün Tarsus’ta toprağa verildi. Bilindiği gibi 3 gündür kayıp olan 20 yaşındaki Özgecan Aslan’ın önce bıçaklandığı, sonra da cesedinin yakılarak bir dereye atıldığı ortaya çıkmıştı.
Özgecan’ın cenazesini kadınlar taşıdı
Çağ Üniversitesi Psikoloji Bölümü 1.sınıf öğrencisi Aslan bugün öğle saatlerinde Mersin Şehir Mezarlığı’nda toprağa verildi. Binlerce kişinin katıldığı cenaze töreninde Özgecan’ın ailesi kadın katliamlarının son bulmasını talep ederken cenaze töreni sırasında erkeklerin saf tutmasını istemedi. Aile törene katılan insanlara ve dayanışmaya teşekkür ederken Özgecan’ın cenazesini kadınların taşımasını istedi.
Kadınlar cenaze töreninde “helallik alındığı” esnada “katiller islah edilsin diyen hocaya tepki göstererek “Katillerin islah edilmesini istemiyoruz. Kendi adaletimizi kendimiz arayacağız” diyerek tepki gösterdi.
Özgecan’ın katilleri linç edilmek istendi
Öte yandan Özgecan’a tecavüz ederek katlettikten sonra cesedini yakıp bir dereye atmakla suçlanan Suphi Altındöken, babası Necmettin Altındöken ve Fatih Gökçe gözaltına alındı. Sağlık kontrolü için getirildikleri Tarsus Devlet Hastanesi önünde toplanan kitle katilleri linç etmek istedi. Katillerin sorgusu devam ederken Özgecan’ın cenazesine Adana Adli Tıp Kurumu’nda yapılan ön otopside Özgecan’ın önce tecavüze uğradığı ardından deliller ortadan kaldırılmak amacıyla yakıldığı ortaya çıktı.
Mersin’in Tarsus ilçesinde katledildikten sonra cesedi yakılarak bir dereye atılan 20 yaşındaki üniversite öğrencisi Özgecan Aslan için Balıkesir il merkezinde yürüyüş düzenlendi
BALIKESİR (14.02.2015)-Saat 16.30’da aralarında DKH Balıkesir örgütlülüğünün de olduğu Balıkesir Kadın Yaşam ve Özgürlük Platformu’nun çağrısıyla “Özgecan Son Olacak” yazılı pankartın arkasında toplanan kitle adına TÜİK önünde basın açıklaması gerçekleştirildi.
‘Bizler canımızı sokaklarda bulmadık ama sokaklarda savunacağız’
Açıklamada şu ifadeler yer verdi: “Kadınlar olarak potansiyel birer ‘ tecavüz nesnesi’ olarak görülüyoruz. Nefes alamıyor, rahat yürüyemiyor ve ölüm korkusu ile yaşıyoruz Kampüsten sokaklara kadar tüm alanlarda cinsiyetçi söylemler ile sürekli aşağılanıyoruz. Çocuk yaşta evlendiriliyor, gerdek gecelerinde öldürülüyoruz. Ne giyeceğimizden ne söyleyeceğimize kadar belirleniyoruz. Öfkeliyiz; çünkü üzgün olmaktan çoktan vazgeçtik kaderimize boyun eğmekten, kabullenmekten çoktan vazgeçtik. Özgecan gibi katledilen tüm kadınlar için savaşmayı öğrendik. Bundan böyle aramızdan aldığımız her kadın için çığlık olup akacağız. Şiddettiniz ile asla barışmayacak, erkek egemen anlayışınızı başınıza yıkacağız. Bizler yakmakla bitiremediğiniz Özgecanlarız. Hesabını soracağız. Bizler canımızı sokaklarda bulmadık ama sokaklarda savunacağız.”
Polis yürüyüşü engellemek istedi
Basın metni okunduktan sonra kitle yürüyüşe geçti. Yürüyüş kolluk güçlerinin müdahalesi ile engellenmek istendi fakat kitlenin ısrarlı duruşuyla yürüyüş gerçekleştirildi. Buradan Ali Hikmet Paşa Meydanı’na gelen kitle katledilen tüm kadınların anısına saygı duruşunda bulunduktan sonra sloganlar eşliğinde dağıldı. Yürüyüş esnasında sık sık ‘Kadınlar yürüyor mücadele büyüyor’, ‘Sessiz kalma suça ortak olma’, ‘Emeğimiz bedenimiz kimliğimiz bizimdir’, ‘Jin jiyan azadi’, ‘Katledilen kadınlar isyanımızdır’ sloganları atıldı.
Kaynak: Halkın Günlüğü
Ankara Demokratik Kadın Hareketi, Mersin’de tecavüz edildikten sonra yakılarak katledilen Özgecan Aslan ve katledilen tüm kadınlar için ağızlarını bantlarla kapatarak sessiz yürüyüş gerçekleştirdi
ANKARA (15.02.2015)- Kızılay’da Sakarya ve Yüksel Caddesi’nin ara sokaklarında yürüyüş gerçekleştiren Demokratik Kadın Hareketi (DKH) üyeleri, kadınlara yönelik tacize, tecavüze ve katliamlara her gün bir yenisinin eklendiği ülkemizde, bunca vahşeti görmezden gelip susarak yine erkekleri aklayan erkek egemen zihniyete tepkilerini ağızlarını bantlayarak gösterdi.
DKH üyelerine sözlü saldırı girişimi
Kızılay Metrosu içinde yürüyüşe devam eden DKH üyelerine ve katledilen Özgecan’a küfür ederek tacizde bulunan 3 erkek, DKH üyelerinin ve halkın yoğun tepkisiyle karşılaştı. Tacizciler teşhir edilip dövülerek alandan çıkarıldıktan sonra eyleme devam edildi. Yüksel Caddesi’nde yaptığı basın açıklamasıyla eylemi sonlandıran DKH üyeleri, Ankara Kadın örgütlerinin Özgecan için gerçekleştirdiği eyleme de katılarak destek verdi.
Mersin’de katledildikten sonra cesedi yakılarak bir dereye atılan 20 yaşındaki üniversite öğrencisi Özgecan Aslan için Antalya’da Attolos Heykeli önünde bir basın açıklaması ve oturma eylemi düzenlendi
ANTALYA(15.02.2015)- Demokratik Kadın Hareketi’nin de içerisinde olduğu Antalya Kadın Dayanışması’nın çağrısıyla biraraya gelen kitle saat 18.30’da Attolos Heykeli önünde biraraya geldi.
”Kadın cinayetleri politiktir”,”Jin jiyan azadi”,”Özgecan’ı unutma unutturma”,”Yaşasın kadın dayanışması” sloganları atılarak basın metni okundu.Basın metninde şu ifadelere yer verildi: “En temel haklarımız erkek egemen, gerici, kadın düşmanı devlet tarafından tehdit altında. Taciz, tecavüz, şiddet, savaş ve gerici saldırılarla hayatlarımız kuşatılıyor. AKP ‘kadın erkek eşitliği fıtrata ters’ dedikçe kadınlar öldürülüyor.20 yaşında genç bir kadın olan Özgecan`ı vahşice katleden canilerden ve bu katliamları önlemeyen erkek sistemden hesap sormak,yeni Özgecanların katledilmemesi için herkesi mücadeleyi yükseltmeye çağırıyoruz.”
Kadın platformu eylemine sloganlarla son verdi.
Kaynak:Halkın Günlüğü
DKH faaliyetçileri Gazi Mahallesi’nde “Kadınım Kendi Savaşımın Savaşçısıyım T.C.avüze Dur De” yazılı pankart astı
İSTANBUL (15.02.2015) – Her gün onlarca kadının tacize, tecavüze uğradığı, şiddet gördüğü, katledildiği ülkemizde erkek egemen sistemin son kurbanı Özgecan Aslan oldu.
Ülkenin dört bir tarafında halk, Özgecan ve bütün katliama, şiddete, tecavüze, tacize uğrayan kadınlar için ayağa kalktı. Demokratik Kadın Hareketi (DKH) de erkek egemen sistemin baskılarına, zorbalıklarına, tecavüzüne ve katliamlarına karşı sokaklara çıktı.
DKH faaliyetçileri, Gazi Mahallesi’nde pankart asarak, Özgecan’ın tecavüze uğrayıp, katledilmesini protesto etti.
Fevzi Çakmak Caddesi’ne “ Kadınım Kendi Savaşımın Savaşçısıyım T.C.avüze Dur De” yazılı pankart asılarak, Özgecan Aslan şahsında ülkede yaşanan tecavüzler ve katliamlar protesto edildi.
Kaynak: Halkın Günlüğü
Özgecan Aslan’ın Mersin’de üç erkek tarafından katledilmesinin ardından dün akşam Kadıköy’de kitlesel bir yürüyüş düzenlendi
İSTANBUL (15.02.2015)- Dün saat 19.00’da Kadın Cinayetlerine Karşı Acil Önlem Grubu’nun çağrısıyla Kadıköy Boğa Heykeli’nde bir araya gelen binlerce kadın, caddeyi trafiğe kapatarak Rıhtım’a yürüdü. Yürüyüşte erkek egemenliğine ve AKP iktidarına yönelik tepki yansıtılırken, kadın katliamlarının politik olduğuna dair vurgularla kadın mücadelesinin yöntemine ilişkin dövizler taşındı. Yürüyüş sırasında “Özgecan Aslan ölümsüzdür” , “Özgecan’ın hesabı sorulacak” , “Erkek vuruyor devlet koruyor” sloganlar atıldı.
Rıhtım’da oturma eylemi yapıldı
Rıhtım’da kısa süreli bir oturma eylemi gerçekleştirilmesinin ardından basın açıklaması yapıldı. Açıklamada kadın katliamlarının giderek artmasına karşın devletin katliamları önlemek için hiçbir somut adım atmadığı ifade edildi.
Kadınların her geçen gün daha fazla şiddet, taciz, tecavüz ve katliam tehdidi altında yaşamaya mecbur bırakıldığı belirtilen açıklamada şu ifadeler yer aldı: “Yapılan tüm düzenlemelerin kâğıt üstünde kaldığı, taciz, tecavüz ve kadın cinayeti davalarında mahkemelerin erkeklik indirimi vermek için yarıştığı, toplumun tüm bunları neredeyse normalleştirdiği, basının haberleri failin ‘gerekçeleriyle’sunduğu bir ülkede erkek şiddetinden, kadın katliamlarından kim sorumlu?”
‘Özgecan’ın hesabını soracağız’
Açıklama Meclisin kadın katliamlarını durdurmak için acil toplanması çağrısı yapılarak Özgecan’ın hesabının sorulacağı ve erkek egemenliğine karşı mücadelenin yükseltileceği ifadeleriyle sona erdi.
Basın açıklamasının ardından kadınlar Kadıköy’ün ara sokaklarında yürüyüşe uzun süre daha devam etti. Yürüyüş sırasında ara sokaklarda da çok sayıda kadın yürüyüşe katılarak ve alkışlarla eyleme destek verdi. Eylem kitlenin yeniden Boğa Heykeli’ne yürümesinin ardından sonlandırıldı.
Özgecan, gencecik kız kardeşimiz… Kadını ‘mal’ olarak, kadını tahrik nedeni olarak, kadını seks objesi olarak, kadını kendi kölesi olarak gören ve ‘namus’ sözcüğünü en çok kullanan erkekler tarafından katledildi
HABER MERKEZİ (15.02.2015)- “İçimizden kırılgan düşlerin geçtiği masallarınız bitti, çiçekli böcekli bir elişi kitabına boyadığınız ya da kırık bir iğneyle kelebek gibi bir fon perdesine iliştirdiğiniz ömrümüz, cehennem kaçkını bir ruhla birleşip öldü ve yeniden dirildi ve acı çektirdiğiniz bütün kız kardeşlerimiz için hesap sormak için döndü.
Kutsal analığın besleyici sütü lanetimizle zehirlendi, sokaklarda, işyerlerinde ve evlerde hayatı bize zindan eden herkes için öfkemiz hançere dönüştü.
Bedenlerimize yüz yıllardır uyguladığınız eziyet için, yaşamaya bırakmadığınız her bir kadın için, incittiğiniz, yaraladığınız, sakatladığınız, öldürdüğünüz tüm kadınlar için ant olsun ki size ve düzeninize boyun eğmeyeceğiz!
Salonlarınız, yatak odalarınız, mutfaklarınız, kadınları anneliğe hapsettiğiniz bütün kafesleriniz ölmüş kardeşlerimizin fırtınasıyla uçup gitti, isyan, sokaklara serildi en çok oralarda ölmemiz bundan.
Bizleri bir hayat bilgisi kitabına çizen kalemler bitti, kadınların itiraz ettiği için öldüğünü haykırıyor şimdi duvarlar, kadınları kendi hayat imgenize hapsettiğiniz mevsim bitti, direndiği için öldüğünü haykırıyor kadınların şimdi bıçaklar.
Eşit bir yoldaşlık kuramadığınız bütün yollar bitti, ötekileştirdiğiniz bedenlerin sabrı bitti, esaslı bir hayır çektiği için ölüyor kadınlar, evetlerin vakti bitti!
Bir melodrama oturttuğunuz karakterler öldü, gözyaşları ve mendiller, derin içlenmeler, kırılgan düşler; kanlı bir ormana benzettiğiniz dünyada eli hançerle dolaşacak kadınlar diyor ağaçlar, ölmeleri bundan.
Korkmadıkları için ölüyor kadınlar, çaresizliğinizin şiddete dönüşmesi bundan, ölü kadınların lanetiyle yıkılacak düzeniniz, hiddetiniz bundan!” *
Karanlığa karşı daha korkusuzduk
Bugün sokakta daha emin yürüdük… Karanlığa karşı daha korkusuzduk… Gece yarısı sokakları zapt edebilir, bir araca yalnız binebilir, bir caddeyi boydan boya yarabilirdik. Güçlü hissettik kendimizi… Hepsi bir katil olan, hepsi bir kurban olan insanların yüzüne baktık caddeler boyu.. Bir acı, bir kadının acısı, bir yaşamın acısı, yaşanamayacak olan düşlerin acısı, geleceğin acısı kaç yüreğe düşebilir, kaç gülüşü burkabilir? Binlerce, milyonlarca hem de… Bugün daha net bildik, onlar da -katiller de bildi…
Özgecan…
Biz yüzümüzü Özgecan’a dönmemişken bir kadın, dönüp donmuşken bir kadın ve şimdi bir kadın daha katledildi… Cinsel şiddete maruz kaldı, yaşamı kendinden başka herkesin ağzında gevelendi…
Özgecan, gencecik kız kardeşimiz… Kadını ‘mal’ olarak, kadını tahrik nedeni olarak, kadını seks objesi olarak, kadını kendi kölesi olarak gören ve ‘namus’ sözcüğünü en çok kullanan erkekler tarafından katledildi… Ve bu iki günde hem çok büyük bir tepkiye hem de yıkmaya, darmadağın etmeye söz verdiğimiz eril zihniyetin uşaklarının, eril burjuva medyanın, sokakta devlet kesilen ‘erkek’lerin tavrını gördük… AKP’nin uşakları katliamı haklılaştırmaya çalışırken, burjuva basın katillerin yargılanması aşamasında o çok haklı bulunacak ‘gerekçelerini’ üretmeye başlamıştı bile. Daha önce de farklı değildi… Koca çileden çıkmıştı, şoför tahrik olmuştu, sevgilisi ilaç kullanıyordu, bağımlıydı… Kadın birliktelik isteğini reddetmişti, boşanmak istemişti… Hepsi bir terbiye dili, hepsi bir katliamın nedenleri.. Çünkü bu ülkede tecavüz ve şiddet bir hak olarak yasalaştırılıyor ve kadının yakınlarına, topluma öldürme hakkı veriliyor… Tecavüzcü yazarların gazetesi Yeni Akit yine tetikçiliğe soyunup tecavüzcüleri aklayarak inadına mini eteğin, inadına dekoltenin, tecavüz ve ölüm getirdiğini taşıdı manşetine.
Kadınlar, tecavüz ve şiddete karşı eylemler yaparken, yargılama süreçlerinde erkek yargıya karşı çıkarken devlet erkânının çözümü pembe otobüs oluyor yine. Ve biz ölüyoruz… Hepimiz dönelim kendimize, kadınlığımıza bakalım… Kadın olabiliyor muyuz? Bedenimizi tanıyor muyuz? Düşlerimiz için yıkabiliyor muyuz etrafımızdaki duvarları? Sevilebiliyor muyuz yalnız kendi isteklerimiz için?
Erkek yargıyı hatırlamanın zamanıdır
Irkçılık nasıl hastalık değilse, kadın düşmanlığı da sapıklık da tecavüz de bir hastalık değil, münferit olaylar hiç değil, bizzat erkek egemen devlet tarafından toplumsal bir olgu haline getirilen sistemli bir politikadır. Bugün tam da taciz- tecavüz şebekesi gibi çalışan devlet yetkililerin açıklamalarını hatırlamanın yeridir. Televizyon programlarında ” Babam bana tecavüz etti” diyen kızını öldüren babaya kamuoyunda mahcup olduğu yönünde indirim veren, tecavüz edene zaten bakire değildi indirimi veren, tecavüz gerçekleşmediği için “yarım kaldı” indirimi veren erkek yargıyı hatırlamanın zamanıdır.
Onlar konuşadursun, salyalarını akıtsın! Özgecan ve diğer kız kardeşlerimizin hesabını bizler soracağız. Çünkü bir yaşam ancak başka bir yaşamın hakkını savunduğunda anlamlıdır, gayrisi yaşamaktan bile sayılmaz… Katiller sınıf rollerini oynarken, kadınlar sokaklara döküldü, ülkenin hemen hemen her yerinde Özgecan’ın ve katledilen diğer kadınların öfkesi yürek yürek bayraklaştırıldı ve bayraklaştırılmaya devam edecek… Kardeşlerimiz; örgütlenmeli, örgütlenmeli, örgütlenmeliyiz! Kadın örgütlülüklerini esas almalı, en geniş birlikteliklerde yer alıp kadın katliamlarına karşı yaşam hakkını savunmalıyız!
* Süreyya Karacabey-Kadın savaşı baladı
Kaynak:Halkın Günlüğü
“ Saçlarım tutuştu önce, gözlerim yandı kavruldu.
Bir avuç kül oluverdim, külüm havaya savruldu. “
TUTUŞAN SAÇLARIMIZIN KÜLLERİ BİZİ YENİDEN YARATACAK
Özgecan Aslan şahsında, daha bir ayyuka çıkan kadın katliamlarının gün geçtikçe arttığı ve kadınların en vahşi şekilde öldürüldüğü bir süreçteyiz. Türkiye’nin kadınla barışık olmayan tarihi Akp iktidarı döneminde daha da katlanarak yaşanmaya devam ediyor. Cumhurbaşkanından en kenardaki bakanına, din adamlarından kadın gazetecilere, sokaktaki insanından sanatçısına herkesin diline doladığı kadına dair söylemleri ile yaratılmak istenen “makul” kadın tipi, bugün bize yönelik şiddeti arttırarak ve vahşi biçimlerde katlederek pratiğe geçiriliyor. “Fıtratında bir türlü sistemi memnun etmeyen” bir kadın cinsinin Türkiye’de var olma savaşı sürüyor.
2015 yılının daha ilk ayında 29 kadının yaşam hakkı elinden alındı ve Özgecan Aslan’da Şubat ayı rakamlarına girdi. 20 yaşında bir genç kız evine gitmek için bindiği toplu taşıma aracında tecavüze uğradı ve sonrasında ise yakılarak öldürülecek kadar akıl almaz bir şiddete maruz kaldı ve yaşamdan koparıldı. Sürekli eril söylemlerle sistemin devamlılığının sağlanması için her şeyin mübah olduğu Türkiye’de kadının her türlü şiddet yöntemiyle öldürülmesi meşru hale getirilerek, doğal bir durum algısı yaratılmaya çalışılıyor.
Bizler, kadınlar olarak Özgecan Aslan’ın katledilmesi karşısında yasda değil, isyanda olacağız. Erkek egemen, kadına düşman zihniyetin dağıtılması için sokaklarda olacağız ve hesap soracağız. Tecavüzcü sistemle barışmayacağız.
Tutuşan saçlarımızın külleri bizi yeniden yaratacak ve VARDIK, VARIZ, VAROLACAĞIZ!!
Avrupa Demokratik Kadın Hareketi
Şubat 2015